İnsan, var olduğu günden beri “Nereden geldik?” sorusunun peşinde koşuyor. Kutsal metinlerin anlattığı yaratılışla, bilimin ortaya koyduğu süreçler çoğu zaman birbirine zıt gösterildi. Oysa Kur’an’ın anlattığı yaratılış aşamalarına dikkatle baktığımızda, bu iki büyük anlatının birbirini tamamladığını görmek şaşırtıcı değildir.v

Kur’an, insanı bir anda ortaya çıkan mucizevi bir varlık olarak değil; aşama aşama yaratılan, evrenin geri kalanıyla uyumlu bir süreç içinde doğan bir varlık olarak anlatır. Bu, hem yaratılışın ilahi yönünü hem de bilimsel evrimi anlamlı kılan bir çerçevedir.

“Kun Feyekun” Gerçekten Bir Anda Olan Bir Şey mi?

Çoğumuz “Ol der ve olur.” cümlesini yaratılışın anlık gerçekleştiği şeklinde duyarız. Oysa Arapça’daki “feyekun” kelimesi geniş zaman ifade eder; yani “olma sürecinin başlaması ve aşama aşama gerçekleşmesi” anlamı taşır. Bir insanın anne karnında bir anda oluşmaması gibi, bir tohumun saniyeler içinde ağaca dönüşmemesi gibi, yaratılış da süreçsel bir yasaya bağlıdır.

Kur’an’ın sıkça vurguladığı budur:
Yaratma, anlık bir büyü değil; hikmetli bir düzenin zaman içinde tecellisidir.

Evrenin 6 Günde Değil, 6 Dönemde Yaratıldığı Anlatısı

Kur’an’ın “6 günde yarattık” ifadeleri, güneş sistemi bile yokken 24 saatlik bir gün kavramını kastetmez. Bu “gün”, Arapçada dönem, safha, evre anlamınada gelir. hatta zamanın izafiliğindende bahsedebiliriz fakat bu günkü konumuz bu olmadığı için daha sonraki yazımıza saklayalım.Modern kozmolojinin anlattığına bakarsak evren de tam olarak böyle oluşmuştur: plazma evresi, galaksilerin doğuşu, yıldızların oluşumu, dünyanın şekillenmesi…

Kur’an bu aşamaları şöyle özetler:
fussilet suresi 9-11 arasında

Yeryüzünün hazırlanması: 2 dönem

Besin kaynaklarının ve yaşama alanlarının düzenlenmesi: 4 dönem

Göğün duman halinden evrilişi ve katmanlaşması: 2 dönem

Bilimin bulduğu atmosfer katmanlarıyla (troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer, ekzosfer) Kur’an’da anlatılan “yedi kat gök” ifadesi arasında dikkat çeken bir uyum vardır.Daha eklenecek katmanlar olacaktır.

İnsan Neden Topraktan Yaratıldı?

Kur’an, insanın temel maddesini “toprak” olarak tanımlar. Bilim bugün şunu söylüyor:

İnsan vücudu: oksijen, karbon, hidrojen, azot, kalsiyum, demir, magnezyum, çinko…

Toprak: Aynı elementlerden oluşuyor.


Yani Kur’an’ın “topraktan yarattık” ifadesi biyolojik olarak birebir karşılığını buluyor.

Üstelik bu yaratılış da aşama aşamadır:
7 Elementer süreç

1. Toprak + su → çamur
Hac 5 ve Enbiya 30

2. Çamurdan ( min tinin)
Enam 2

3. Çamurun özü (sulaletin min tin)
Muminun 12

4. Süzülen özün yapışkan hali (min tinin lazib)
Saffat 11

5. Kuru, pişmiş çamur hâli (min hamein mesnun)
Hicr 26

6. Canlılığa hazır,ses çıkaran (min salsalin kel fehhar)
Rahman 14

7. Hazır olan Hammadde (Nefsin vahidetin)
Nisa 1

7 elementer sürecin sonunda oluşan bu ham maddeye Kuran Nisa suresi 1. ayette nefsin vahidetin diyor! Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten yaratan (elementer surecin sonunda oluşan hammadde)ondan eşini yaratan(o hammaddeden eşinide yaratan) ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten Rabb'inize karşı takvalı olun. Birbirinizden yararlanasınız diye akrabalık bağını kuran Allah'a karşı takvalı olun. Kuşkusuz, Allah, sizi gözetmektedir. Nebe suresi 8.ayet sizi eşler halinde yarattık ifadesi o hammaddeden(nefsin vahide) bir çok erkek ve kadının yaratıldığından bahsetmektedir ve o eşlerden bir çok erkek,kadın dünyaya geldiğini anlatıyor.
Araf 11 Ant olsun ki sizi Biz yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra meleklere, "Adem'e secde edin." dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.

Bugünkü embriyolojik aşamalarla (zigot, embriyo, mudga, iskelet, etle kaplanma) benzerlik dikkat çekicidir.

Adem Tek İnsan Değildi: Kur’an’da Çoklu İnsanlık İzleri

Kur’an, Adem’i “ilk biyolojik insan” olarak tanıtmaz; onu vahiy alan ilk insan, yani ilk peygamber olarak tanıtır. Bu yüzden ayetlerde Adem’in yaratılışı anlatılırken farklı terimler kullanılır:

Beşer: biyolojik insan

İnsan: sosyal varlık

Adem: görev verilen, halife kılınan ilk bilinçli insan


Adem kıssası incelendiğinde ilginç veriler ortaya çıkar:

“Bahçeden inin” ifadesi çoğul gelir.

Adem ve eşi dışında da insanlar olduğunu ima eden çoğul hitaplar vardır.

Bilim bize Homo türlerinin (habilis, erectus, heidelbergensis, neandertal ve sapiens) en az 1.5–2 milyon yıllık sürece yayıldığını söyler.

Bu da Adem’in insan türünün tüm biyolojik geçmişinin son halkası olmadığını, fakat bilinç, sorumluluk ve vahiy taşıma görevini alan ilk birey olduğunu düşündürür.

Adem’in Cenneti Dünyada Bir Bahçe Olabilir mi?

Kur’an’da anlatılan cennet, bazılarının sandığı gibi müminlere vaad edilen ebedî cennet olmayabilir. Çünkü:

Bu cennetten yasak ağaç vardır.

Şeytan burada Adem’e vesvese verebilmektedir.

“Oradan inin” ifadesi bir imtihanın başlangıcını anlatır.


Ebedî cennette ise yasak yoktur, şeytan yoktur, ölüm yoktur.

Bu veriler, Adem’in yerleştirildiği cennetin yeryüzünde özel bir bahçe olduğunu düşündürür.

İnsan Anne Karnında Aynı Süreci Tekrar Yaşıyor

Kur’an’ın embriyolojiye dair ayetleri bugün bilimin ortaya koyduğu aşamalarla şaşırtıcı bir uyum içindedir:

Anne karnındaki Biyolojik/Embriolojik 7 aşamalı süreç

Nutfe (zigot) Nahl 4

Alaka (embriyo, rahme yapışan hücre) Alak 2

Mudga (çiğnemlik et parçası) Muminun 14

Kemikleşme Muminun 14

Etle kaplanma Muminun 14

Üç karanlık bölge (amnion – koriyon – rahim duvarı)
Zümer 6

Hatta anne karnındaki ilk görüntülerin “diş izi” gibiliği, Kur’an’ın “çiğnenmiş et parçası” benzetmesiyle neredeyse birebir örtüşür.
Sonuç: Din ve Bilim Birbirine Rakip Değil, Aynı Gerçeğin İki Anlatısıdır

Bu büyük tablo şunu gösteriyor:

1. Kur’an’ın yaratılış anlatısı bilimle çatışmıyor; aksine bilim ilerledikçe ayetlerin anlamı daha da açılıyor.

2. Adem ve insanlık tek bir çiftle sınırlı olmayabilir; Kur’an’ın dili daha geniş bir insan topluluğunu işaret ediyor.

3. Yaratılış bir anda değil, an be an devam eden bir süreçtir.


4. Evrenin, dünyanın ve insanın oluşumu hem ilahi düzeni hem bilimsel yasaları aynı anda yansıtır.

İnsan, hem toprağın elementlerini hem de ruhun nefesini taşıyan eşsiz bir varlıktır.
Ve bu iki yönü birlikte anlamadıkça, yaratılışın büyüklüğünü tam olarak kavramamız mümkün değildir.