Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde bir banka şubesinde yaşanan büyük çaplı kasa soygunu, ciddi bir güvenlik zafiyetini gözler önüne serdi. Binlerce kiralık kasanın açıldığı olayda en ağır mağduriyeti, birikimlerini bankalara emanet eden Türk ailelerin yaşadığı belirtiliyor.
Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yer alan Gelsenkirchen kentinde bulunan bir Sparkasse şubesinde meydana gelen olay, yalnızca bir hırsızlık vakası değil, aynı zamanda bankacılık güvenliğine dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Duvar delinerek kasalara ulaşıldı
Edinilen bilgilere göre failler, şubenin kapalı olduğu bir zaman diliminde binaya girerek kalın beton bir duvarı deldi ve doğrudan kasa (tresor) bölümüne ulaştı. Burada 3 bini aşkın kiralık kasa sistematik biçimde açıldı. Olayın ancak daha sonra fark edilmesi, “alarm ve fiziki güvenlik sistemleri yeterli miydi?” sorusunu gündeme taşıdı.
Ağır güvenlik zafiyeti tartışması
Uzmanlara göre bir banka şubesinde, özellikle kasa dairesine bu ölçekte erişim sağlanabilmesi, ciddi bir güvenlik zaafına işaret ediyor. Duvar delinmesi, uzun süreli çalışma ve ağır ekipman kullanımına rağmen olayın anında engellenememesi; kamera, sensör ve alarm sistemlerinin etkinliği konusunda kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açtı.
Şube, olayın ardından “soruşturma sürüyor” gerekçesiyle geçici olarak kapatılırken, müşteriler güvenlik açıklarının neden önceden tespit edilmediğini sorguluyor.
Mağdurların büyük bölümü Türk aileler
Bölgede kiralık kasa kullanan müşterilerin önemli bir kısmını Türk kökenli aileler oluşturuyor. Özellikle altın, ziynet eşyası, nakit para ve aileye ait değerli evraklarını bankaların “en güvenli alanı” olarak görülen kasalarda saklayan çok sayıda Türk ailesi, bu olayda doğrudan mağdur oldu.
Şube önünde konuşan mağdurlar, yıllarca biriktirdikleri altın ve paraları güvenlik gerekçesiyle bankaya teslim ettiklerini, ancak şimdi hem birikimlerinden hem de güven duygusundan olduklarını dile getirdi.
Resmî makamlar mağdurların etnik dağılımına dair rakam açıklamasa da, sahadaki tablo Türk toplumunun bu olaydan orantısız biçimde etkilendiğini gösteriyor.
Zarar onlarca milyon Euroyu bulabilir
İlk değerlendirmelere göre toplam maddi zararın en az 10 milyon Euro seviyesinde olduğu, müşteri beyanları tamamlandıkça bu rakamın on milyonlarca Euroya çıkabileceği ifade ediliyor. Kiralık kasaların içeriği banka tarafından kayıt altına alınmadığı için, gerçek kayıp ancak mağdurların beyanlarıyla netleşecek.

“Banka kasası güvenlidir” algısı sarsıldı
Yetkililer, çalınanların banka hesaplarındaki paralar değil, müşterilerin kiraladığı kasalarda bulunan değerli eşyalar olduğunu vurguluyor. Ancak kamuoyunda asıl tartışma, bankaların yıllardır savunduğu “kasa en güvenli yerdir” algısının bu olayla birlikte ağır darbe alması.
Özellikle Türk toplumunda yaygın olan “altını bankada saklama” alışkanlığı, bu olaydan sonra ciddi biçimde sorgulanmaya başladı.
Soruşturma sürüyor, sorular cevapsız
Polis, olayın profesyonel bir ekip tarafından planlı şekilde gerçekleştirildiğini değerlendiriyor. Şu ana kadar gözaltı bulunmazken, faillerin nasıl bu kadar rahat hareket edebildiği ve güvenlik sistemlerinin neden zamanında devreye girmediği soruları henüz yanıt bulmuş değil.
Mağdurlar belirsizlik içinde
Mağdur vatandaşlar hem maddi kayıplarını hem de tazminat sürecinin nasıl işleyeceğini bilmemenin yarattığı belirsizlikle karşı karşıya. Olay, yalnızca bir hırsızlık vakası değil; bankacılık güvenliği, sorumluluk ve denetim başlıklarında da uzun süre tartışılacak bir skandal olarak değerlendiriliyor.




