Karar, kişisel verilerin korunması ile kredi veren kuruluşların bilgi edinme hakkı arasında denge kurulması gerektiği gerekçesine dayandırıldı. Mahkeme, kredi piyasasının sağlıklı işlemesi için ödeme alışkanlıklarına ilişkin bilgilerin belirli bir süre saklanmasının meşru olduğuna dikkat çekti.
Tüketicinin itirazı reddedildi
Davaya konu olayda bir tüketici, geçmişte gecikmeli ödediği bir borcun, ödeme yapılmasına rağmen SCHUFA kayıtlarından silinmemesini yargıya taşıdı. Tüketici, söz konusu bilginin kredi başvurularında dezavantaj yarattığını belirterek, borcun kapatılmasıyla birlikte kaydın derhal silinmesi gerektiğini savundu.
Ancak Federal Mahkeme, bu talebi kabul etmedi. Mahkeme, SCHUFA’nın gecikmiş ödemelere ilişkin verileri ödeme sonrasında da belirli bir süre saklamasının hukuka uygun olduğuna karar verdi.
“Veri koruma mutlak değildir”
Karar gerekçesinde, kişisel verilerin korunmasının anayasal bir hak olduğu ancak mutlak bir yasak anlamına gelmediği vurgulandı. Mahkeme, kredi verenlerin borçluların geçmiş ödeme davranışlarına ilişkin bilgiye ulaşabilmesinin, finansal risklerin değerlendirilmesi açısından gerekli olduğunu ifade etti.
Bu çerçevede, borcun daha sonra ödenmiş olması, ilgili bilginin derhal ve kalıcı olarak silinmesini zorunlu kılmıyor. Mahkemeye göre, üç yıllık saklama süresi, tüketicilerin hakları ile alacaklıların meşru çıkarları arasında makul bir denge sağlıyor.
Karar, Almanya’da kredi notu sistemi ve SCHUFA uygulamaları açısından emsal niteliği taşıyor. Özellikle borçlarını sonradan ödeyen tüketiciler açısından, finansal geçmişin kredi değerlendirmelerinde belirli bir süre daha etkili olabileceğini ortaya koyuyor.