Rapora göre, bazı STK’ların mülteciler için sahte belgeler temin ettiği, hatta vize sürecinde yalan beyanlara teşvikte bulunduğu iddia ediliyor. Bu çerçevede, Almanya’ya sığınanlar arasında Taliban sempatizanları ya da İslamcı çevrelere yakın kişilerin de bulunduğu öne sürülüyor.
Güvenlik Endişeleri Geri Planda mı Kaldı?
İç yazışmalara dayandırılan bilgiler, Dışişleri Bakanlığı'nın süreci mümkün olan en geniş ve cömert vize uygulamalarıyla yürütmeye çalıştığını ortaya koyuyor. Ancak kimliklerin çoğu zaman net şekilde tespit edilemediği, güvenlik kontrollerinin ise çoğu durumda yetersiz kaldığı belirtiliyor.
Der Spiegel’in aktardığına göre, bu süreçte binlerce şüpheli başvuru sahibi Almanya’ya giriş yaptı. Bazı başvuruların ardındaki hikâyeler ise gerçeklikten uzak. Örneğin, 2021’de Dubai’de yaşamasına rağmen Taliban işkencesi gördüğünü iddia eden bir kişi gibi vakalar dikkat çekiyor. Ayrıca, sahte kimlik belgeleri ve çelişkili özgeçmişler de tespit edilen usulsüzlükler arasında.
Uyarılar Görmezden Mi Gelindi?
Eleştirilerin odağında, dönemin Dışişleri Bakanı ve Yeşiller Partisi üyesi Annalena Baerbock bulunuyor. Yıllarca liberal ve esnek bir denetim yaklaşımını savunduğu belirtilen Baerbock’un liderliğindeki bakanlık, iç yazışmalara göre riskli kişilerin isimlerinden çok önceden haberdardı. Alman güvenlik yetkililerinin, bugün artık “devlet destekli insan kaçakçılığı”ndan söz ettiği kaydediliyor.
Kabul Programları Askıya Alındı
Gelişmelerin ardından kabul programlarının büyük ölçüde durdurulduğu bildiriliyor. Öte yandan, Almanya’dan sığınma sözü alan yaklaşık 2.600 Afgan, şu anda İslamabad’da bekleyişini sürdürüyor. Bu kişilerin Almanya’ya gelip gelmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.
MANSETDE