Göçmen Dairesi tarafından başvuru sahibine gönderilen e-postada, “Hesap hareketlerinizde DİTİB Polman Merkez Camii’ne yaptığınız bağış tespit edilmiştir. Bu bağışın amacını ve nedenini açıklamanızı rica ederiz” ifadelerine yer verildi.
Bağış miktarının cüzi olmasına rağmen sadece camiye yapılan ödemenin sorgulanması, çifte standart ve dini ayrımcılık eleştirilerine yol açtı. Olay, özellikle Müslüman göçmenler arasında endişeyle karşılandı.
“Bu ülke benim evim ama…”
Yıllardır Almanya’da yaşayan ve çalışan başvuru sahibi, sürece dair hayal kırıklığını şu sözlerle dile getirdi:
“Yıllardır bu ülkede yaşıyor, çalışıyor ve vergimi ödüyorum. Bu ülke benim evim. Ama vatandaşlık sürecinde karşılaştığım muamele beni hayal kırıklığına uğrattı.”
Yetkililere sunduğu yazılı açıklamada, bağışın tamamen kişisel ve dini bir tercih olduğunu belirtti:
“Söz konusu bağış, gönüllü yapılan, bireysel bir dini tercihtir. Hiçbir görevim yok, yalnızca zaman zaman camide ibadet ediyorum. Bu durum kiliselere yapılan bağışlardan farklı değildir.”
Uzmanlardan inanç özgürlüğü vurgusu
Almanya’da uzmanlar ve insan hakları savunucuları, bu tür uygulamaların inanç özgürlüğü ilkesine aykırı olduğunu savunuyor. Özellikle Türk ve Müslüman göçmenlerin vatandaşlık süreçlerinde benzer sorgulamalara maruz kaldığı ve bunun sistematik bir sorun haline geldiği vurgulanıyor.
Olayın kamuoyuna yansımasının ardından göçmen hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile bazı siyasetçiler de sürece tepki gösterdi. Yaşananlar, açık bir ayrımcılık örneği olarak değerlendirildi.