K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Avrupa’da yaşayan 4 Türk Gazeteciyle çevrim içi buluştu!

İÇLERİNDE gazetemiz Hamburg Manşet’in İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Ömer Polat’ın da bulunduğu Avrupa’da yaşayan 4 Türk gazeteci, BM Genel Sekreteri Guterres'in de katılacağı 5+BM gayrıresmi konferansı öncesinde merak edilenleri K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a sordular.

Oberhausen’den Haberinsaati İnternet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İlhan Kılıç aynı zamanda bu çevrimiçi görüşmenin moderatörlüğünü de üstlendi. Londra’dan Turkish Press Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karakaş, Milat Gazetesi Frankfurt Muhabiri Seyfi Alp ile Sivil Toplum Örgütleri İletişim Koordinatörü Latif Akça, Kıbrıs’ın geçmişten geleceğe içinde bulunduğu siyasi portreyi gözden geçirerek, yönelttiği sorular ışığında gündemi değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıslı Rumların Yunanistan’ın da desteğini arkasına alarak hiçbir zaman güç birliği yapmaya yanaşmadığını ve adaya hakim taraf olma isteklerini, 1960’lı yıllarda zaten Osmanlı'dan almış oldukları egemenlik hakkını iki kesime birden devreden İngiltere’nin ardından Enosis hedefleri doğrultusunda anlaşmayı zorlamaya hemen başladıklarına değindi. Bu uğurda Kıbrıslı Türkler'e yaşattıkları Kanlı Noel ve birçok zulmün sonucunda 103 köyü boşaltarak yurt dışına göç etmek zorunda kalmalarıyla yaşananları, Kıbrıslı Türkler’in direnerek 1974’te Mehmetçik’in adaya çıkmasıyla yapılandırdıkları dengeyi,  “1974 bir milattı. Kıbrıs Türkü’nün tekrar doğduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış gelmiştir. Bu barış, Sayın Ecevit’in de dediği gibi hem Türklerin hem de Rumların yararına olmuştur. 1974 yılında adaya gelen barış, Rum ekonomisinin de gelişmesine yardımcı olmuştur” cümleleriyle anlattı. Kıbrıs’ta iki kurucu ortaktan biri olduğumuza vurgu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Rumların tarihte hiçbir zaman tüm adayı tek başlarına yönetmedikleri için ortaya atılan “Kıbrıslı Türkler Rum hakimiyeti bozmaya çalışıyor” şeklindeki fikirlerin gerçeği hiçbir zaman yansıtmadığını dile getirdi. Yine gazetecilerimizin sorularına yönelik verdiği cevapta Rum tarafının Annan Planı için yapılan referandumda hayır demesine rağmen tek taraflı AB üyeliğine alındığını anlattı.

AB’nin Rum tarafına “Referandumda ne sonuç çıkarsa çıksın, sizi AB üyesi yapacağız” dediğini anlattı. Rum tarafının, adayı Yunanistan’a bağlama hedefini AB üyesi olarak gerçekleştirdiklerini açık açık ifade ettiklerini de ekleyen Tatar, Rumların, Türkiye’nin adadan bir şekilde çekilmek zorunda bırakılmasını ve adanın tamamen Rum hakimiyetine geçmesini istediklerini belirtti. “Karşı taraf, Enosis’e gidecek yolu tıkamayacak bir anlaşmaya imza atmaları gerektiğini düşünüyorlar” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, ayrıca Türk kesimin AB’nin Annan Planı referandumunda evet demesine rağmen AB’nin Kıbrıslı Türklere verdiği izolasyonların kaldırılması yönündeki sözlerini tutmadığına, tüm halkın tecritlerin devam ettiğinin bilincinde olduğuna, Crans Montana’da da yine bir anlaşmaya varılmaması dolayısıyla siyasette bir değişikliğe gidilmesi gerektiğine işaret etti.

Gazetecilerimizin, federasyon modelini neden kabul etmedikleri hakkındaki sorularını “Ortak hiçbir yanın yoksa, ihtiyaca bağlı bir federasyon modelin yoksa ortak bir federasyon kurmak mümkün değildir” şeklinde yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tatar, federasyonda tek egemenlik olduğunu, Rumların siyasi eşitliği asla kabul etmediğini, Türkiye’nin AB üyesi olmadığı için tek egemenlik ile Kıbrıslı Türklerin varlıklarını sürdürmelerinin kalıcı bir çözüm olmadığını sözlerine ekledi. Kıbrıslı Türklerin kendi egemenlikleri olduğu sürece kendilerini her türlü koruyabileceklerini, Türkiye ile savunma anlaşmaları dahil ikili anlaşmalar yapabileceklerini, kendi egemenlikleri dahilinde, AB üyesi olmalarının bu konuya etki etmeyeceğini açıkladı. Yıllar sonra ilk defa kendisinin seçimi kazanmasıyla gelişen konjonktürde Türkiye ile tam mutabakatla egemen eşitliğine dayalı yaşayan iki bağımsız devletin iş birliği modelini müzakere masasına taşıdıklarını belirtti.

“Rumlar hiçbir zaman güç ve zenginlikleri bizimle paylaşmak istememektedirler” şeklinde konuşan Tatar, “Bizim için önemli olan Doğu Akdeniz’de varlığımızı sürdürmemizdir” 1 milyon nüfusa sahip olduğumuzu, buna yurtdışında yaşayan Türkler ve Kıbrıslı Türkler’in de dahil olduğunu ve ayrı kimlik, gelenek ve kültürel bağları olan bir halk olarak tamamen kendi kültürel gelişim ve kendi kaderimizi kendimizin belirleyebilme hakkımıza sahip olduğumuza parmak bastı. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs meselesinin altında milli iradenin yattığını, dünyayı ilgilendiren bir mesele olduğunu ve bu bazda ele alınmasının gerekliliğine değinirken, bütün bu çabalarının tek amacını “Verdiğimiz kavga, bayrağımızın gönderden inmemesi ve ezan sesinin susmamasıdır. En büyük desteğimiz ve gücümüz 85 milyonluk Türkiye’dir” cümleleriyle açıkladı.

K.K.T.C.’nin pandemi sürecini de iyi bir şekilde yönettiğini, ülkede her türlü imkanın bulunduğunu ve yurtdışında kalan Kıbrıslı Türkler’in sağlık sistemine olan güvenlerinin tam olduğunu, anavatanlarına bir an önce dönmeyi istediklerini halka her türlü imkan ve nimetin sunulduğunu da sözlerine ekledi.