Son Dakika
TÜM HABERLER

Almanya seçim sonuçları yeni bir dönemin işaretçisi mi?

Almanya'daki genel seçimlerin en önemli sonucu Almanya siyasi tarihine damgasını vuran Hristiyan Birlik Partileri’nin ikinci sıraya düşerek federal başbakanlığı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalması.

ALMANYA 27.09.2021, 19:38
Almanya seçim sonuçları yeni bir dönemin işaretçisi mi?

SONUCU Avrupa Birliği (AB) çevrelerinde merakla beklenen Almanya Federal Meclisi’ni (Bundestag) belirlemek için gerçekleştirilen genel seçimler sona erdi ve son birkaç haftada yapılan kamuoyu yoklamalarında da görüldüğü gibi Sosyal Demokrat Parti (SPD) birinci parti oldu.

Bu açıdan bakıldığında seçim sonuçları büyük bir sürpriz getirmedi ancak yaklaşık iki ay önceki anketlere bakıldığında, Sosyal Demokratların adayı Olaf Scholz’un kişisel popülaritesine rağmen seçimin Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Yeşiller arasında geçeceği ve Federal Başbakan’ın bu iki partinin adayları olan Armin Laschet ve Annalena Baerbock’tan biri olacağı tahmin ediliyordu. Fakat iki ay içerisinde bütün resim değişti ve SPD seçimden birinci parti çıkarken Yeşiller yarışı onun yaklaşık 10 puan gerisinde tamamladı. Bu açıdan bakıldığında, iki ay önce elde edebileceklerini düşündükleri federal başbakanlığı kaybeden ve ciddi bir düşüş yaşayan Yeşiller’i seçimin kaybedenleri arasında saymak gerekir. Ancak 2017 seçimleriyle karşılaştırıldığında, oylarını yüzde 50 civarında (5,7) puan artıran Yeşiller federal parlamento seçimleri tarihinde en yüksek oylarını aldıkları için başarılı sayılmalılar.

Seçimin asıl kazananı ise uzun zamandır oyları eriyen ve artık kitle partisi olma ve merkez solu temsil etme özelliğini kaybettiği düşünülen SPD oldu. SPD hem bir önceki seçime göre oylarını 5,3 puan artırdı hem de iki ay önceki anketlerde tahmin edilen oy oranından yaklaşık 10 puan daha çok oy aldı. SPD’nin başarısının nereden kaynaklandığına bakıldığında, doğru aday tercihinin bu partinin kötü gidişatına son verdiği görülebilir. Yeşiller ve CDU/CSU’nun adayları, intihal skandalı ve sel felaketi bölgesini ziyaret sırasında verilen neşeli pozlarla yıpranırken Olaf Scholz, çok temkinli bir kampanya süreci yürüterek kendisini ve partisini yıpratacak görüntü ve söylemlerden uzak durdu ve bu da SPD’nin başarısını getirdi. Bunda medyanın tercihlerinin ne derece rol oynadığı ise belki bu konuda yapılacak bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkacaktır.

Seçimin en önemli sonucu ise Almanya siyasi tarihine damgasını vuran Hristiyan Birlik Partileri’nin ikinci sıraya düşerek federal başbakanlığı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalmasıdır. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ile Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) arasında yaşanan aday kavgasının seçimlere birlikte giren bu iki kardeş partinin başarısızlığında ciddi rol oynamış görünüyor. Şimdi bu sonucun, “CSU lideri Markus Söder aday olsaydı Birlik Partileri daha iyi bir sonuç alır mıydı?” tartışmasını ve buna bağlı olarak iki parti arasındaki mücadeleyi alevlendirmesi de söz konusu olabilir.

Sol Parti’nin aldığı sonuç bu partinin merkez sola açılma politikasının başarısız olduğunu ve seçmen kitlesinin sadece marjinal sol ile sınırlı kaldığını gösteriyor. AfD’nin ise yaşadığı düşüşe rağmen yüzde 10’un üzerinde oy alması aşırı sağcı eğilimlerin Alman toplumunda kalıcı hale geldiğinin göstergesi şeklinde okunabilir.

Seçimin diğer kaybedenleri ise aşırı uçlarda yer alan Almanya için Alternatif (AfD) ve Sol Parti (Die Linke) oldular. Son dönemde ciddi parti içi sorunlar yaşayan AfD 2,3 puan kaybederek yüzde 10,3 oy oranına düşerken 4,3 puan kaybıyla aldığı yüzde 4,9’luk oy oranıyla seçim barajının da altına düştüğü görülen Sol Parti’nin Alman seçim sistemine özgü “doğrudan yetki” (Direkt Mandat) kuralı sayesinde yine de mecliste temsil edilmesi bekleniyor. Sol Parti’nin aldığı sonuç bu partinin merkez sola açılma politikasının başarısız olduğunu ve seçmen kitlesinin sadece marjinal sol ile sınırlı kaldığını gösteriyor. AfD’nin ise yaşadığı düşüşe rağmen yüzde 10’un üzerinde oy alması aşırı sağcı eğilimlerin Alman toplumunda kalıcı hale geldiğinin göstergesi şeklinde okunabilir.

Koalisyon hangi partilerden oluşacak?

Aslında seçim sonuçları en rasyonel koalisyonun “Büyük Koalisyon” (Grosse Koalition) diye adlandırılan mevcut iki partili hükümetin devam etmesi olduğunu gösteriyor. Böyle bir tercihte sadece Federal Başbakan’ın (Bundeskanzler) artık CDU/CSU yerine seçimde en fazla oyu alan SPD’den olması yeterli olacaktır. Ancak her iki büyük partinin de seçimden önce artık Grosse Koalition istemediklerini açıklamış olmaları bu ihtimali zorlaştırmış durumda.

Seçimden önce SPD’nin tercihini daha çok sol ittifaktan (Kırmızı-Kırmızı-Yeşil yani SPD-Sol Parti-Yeşiller), CDU/CSU’nun ise Jamaika diye adlandırılan Siyah-Sarı-Yeşil (CDU/CSU-FDP-Yeşiller) ittifakından yana kullandığı görüldü. Seçim sonuçları ise SPD’nin değil de CDU/CSU’nun tercihinin mümkün olduğunu gösteriyor. Yani sol partileri bir araya getirmesi planlanan hükümeti kurmak için gerekli çoğunluk ortaya çıkmazken, Jamaika Koalisyonu adı altında birleşmeyi düşünen partiler yeterli sandalye sayısına ulaşmış durumda. Fakat en fazla oyu alan SPD’nin adayı Olaf Scholz’un hükümeti kurmakla görevlendirileceği düşünüldüğünde koalisyon görüşmelerinin çok zorlu geçeceği ve bir önceki seçim döneminde olduğu gibi uzayabileceği öngörülebilir.

Kimsenin koalisyona dahil etmek istemediği AfD ile -mecliste temsil edilme hakkına sahip olsa bile alacağı sandalye sayısıyla hükümet kurma çalışmalarına hiç etkisi olmayacak- Sol Parti bir kenara konulup koalisyon görüşmelerinde öne çıkacak dört partiye bakıldığında, küçük ortaklar Yeşiller ile Hür Demokrat Parti’nin (FDP) büyük avantaja sahip oldukları görülüyor. Büyük Koalisyon söz konusu olmayacaksa bu iki partinin ortak hareket etmeleri durumunda büyük partilerden herhangi biriyle koalisyon kurma imkanına sahip olabilecekleri yorumları yapılıyor.

FDP’nin Jamaika için görüş belirtmesi ve SPD ile koalisyondan uzak durmak istemesi bu konuda CDU/CSU için en büyük avantaj olarak görünüyor.

Koalisyonun üçlü olması seçeneği onlara çok büyük hareket alanı kazandırıyor. Koalisyonun ikili değil de üçlü olmasına karar verecek olan ise CDU/CSU olacaktır. CDU/CSU’nun tek yapması gereken SPD’nin koalisyon görüşmeleri için kendilerine gelmesi durumunda, kendisinin küçük ortak olacağı Büyük Koalisyona yanaşmayıp; büyük ortak olacağı ve Bundeskanzler’i çıkaracakları Jamaika Koalisyonu için uygun şartların oluşmasını beklemektir. FDP’nin Jamaika için görüş belirtmesi ve SPD ile koalisyondan uzak durmak istemesi bu konuda CDU/CSU için en büyük avantaj olarak görünüyor. Bu durumda CDU/CSU’nun, SPD’nin koalisyon hükümeti kurma çalışmalarında başarısız olmasını beklerken bir yandan da Yeşiller ile temas kurup Jamaika Koalisyonunda yer almanın kendisi için getireceği avantajlara bu partiyi ikna etmesi gerekiyor. CDU/CSU’nun bu konudaki avantajı ise Yeşiller’in de FDP gibi artık hükümet ortağı olmayı istemesi ve koalisyon görüşmelerinde zorluk çıkarması durumunda kendisinin dışarıda kalacağı Büyük Koalisyonun kapısının yeniden aralanması ihtimali olacaktır.

Koalisyon hükümetinin kurulmasında rol alması beklenen dört partinin eğilimleri ve açıklamalarına bakıldığında, SPD’nin dışarıda bırakılacağı bir üçlü koalisyonun kurulması ihtimali belirse de özellikle FDP’nin tutumuyla ortaya çıkabilecek böyle bir tercih halkın tercihiyle uyuşmayacağı için oldukça riskli olacaktır. Zira seçim sonuçları gösteriyor ki Alman halkı SPD’yi birinci parti yaptı ve bu partinin adayı Olaf Scholz’u Bundeskanzler olarak görmek istiyor. Bu tercih de koalisyon görüşmelerinde SPD’nin en büyük avantajı olacak. Olaf Scholz, kendisine federal başbakanlık yolunu açacak koalisyon görüşmelerinde iki tercihe sahip olacak. Ya Yeşiller ve özellikle FDP’yi ikna edip bu partilerle üçlü bir koalisyon kuracak; ki öncelikli tercihi bu yönde olacaktır. Ya da yeniden CDU/CSU ile Büyük Koalisyon hükümetini kurmak için çaba sarf edecek; ki bu ihtimalin de varlığı ilk görüşmelerde onun elini güçlendirecektir.

Bu nedenle FDP ve CDU/CSU’nun SPD’yi dışarıda tutacak bir hükümet planlarına rağmen SPD tarafından liderlik edilecek üçlü ya da ikili bir koalisyon hükümetinin kurulması en güçlü ihtimal olarak görünüyor.

Kuşkusuz bütün partilerin kurulacak koalisyonda yer almayıp muhalefette kalmak ve bir sonraki seçimlere güç toplayarak girmek yönünde tercihi de olabilir. Özellikle kurulacak hükümetin üç partiden oluşması durumunda oluşabilecek istikrarsızlık nedeniyle yeni seçimlerin planlanan süreden erken olması ihtimali bu tercihi SPD ve CDU/CSU için gündeme getirebilir. Ancak her iki partinin de seçim akşamı yaptıkları açıklamalara bakıldığında, kurulacak hükümette yer alma konusunda oldukça istekli oldukları görüldü. FDP ve Yeşiller ise zaten uzun süre aradan sonra yeniden koalisyon ortağı olarak hükümette yer almak istiyorlar. Bu nedenle koalisyon görüşmelerinin başarısız olması ve yeniden seçime gidilmesi ihtimali pek görünmüyor ancak seçimin kazananı SPD’nin dışarıda bırakılacağı bir koalisyonun kurulmaya çalışılmasının Almanya’yı istikrarsızlığa sürüklemesi söz konusu olabilir. Bu nedenle FDP ve CDU/CSU’nun SPD’yi dışarıda tutacak bir hükümet planlarına rağmen SPD tarafından liderlik edilecek üçlü ya da ikili bir koalisyon hükümetinin kurulması en güçlü ihtimal olarak görünüyor.

Seçim sonuçları ve Türk-Alman ilişkileri

Türk-Alman ilişkileri açısından bakıldığında, Türkiye düşmanı diyebileceğimiz bir çizgiye sahip olan Sol Parti’nin başarısızlığı ve kurulacak koalisyon hükümetinde yer alamayacak olması olumlu bir gelişme. Zira içerisinde çok sayıda PKK sempatizanı barındıran bu parti, Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesi çerçevesinde gerek içerde gerekse Suriye ve Irak’taki sınır ötesi müdahaleleri nedeniyle Ankara’ya karşı çok sert politika izlenmesini talep etmekte. Fakat Sol Parti’den sonra en fazla Türkiye karşıtının içinde bulunduğu Yeşiller’in kurulacak koalisyon hükümetinde yer alma ihtimali Türk-Alman ilişkilerinin geleceği açısından olumsuz bir gelişme olabilir. Zira bu parti de Almanya’nın Türkiye politikası konusunda müdahaleci bir çizgiye sahip ve sık sık Türkiye’nin içişlerine müdahale anlamına gelecek açıklamalar yapmakta, özellikle terör örgütlerine karşı mücadele kapsamında attığı adımlar nedeniyle Ankara’ya karşı yaptırım çağrılarında bulunmaktadır. Ancak Yeşiller’in bundan iki ay önceki kamuoyu yoklamalarında alması beklenen oyun çok gerisinde kalması ve muhtemel bir koalisyon hükümetine katılabilecek iki küçük ortaktan biri olması bu partinin Almanya’nın dış politikasındaki etkisinin beklenenden daha az olması sonucunu doğuracaktır.

Yeni bir Büyük Koalisyon hükümeti kurulması durumunda ise Türk-Alman ilişkilerinde önemli değişiklikler beklenmiyor. Hatta böyle bir hükümete SPD’li Olaf Scholz’un liderlik yapacak olması eski SPD’li Federal Başbakan Gerhard Schröder dönemindekine benzer şekilde Türk-Alman ilişkilerinde olumlu bir dönemin kapısını aralayabilir. Scholz’un, Schröder’in eski prenslerinden biri olduğu düşünüldüğünde onun liderliğindeki bir hükümette Schröder’in etkisinin olması beklenebilir ki bu da Almanya’nın ABD’ye daha fazla mesafe koyması, Türkiye ve Rusya gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirme arayışı içinde olması anlamına gelebilir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye için en iyi opsiyonun Yeşiller’in de dahil olacağı bir hükümet yerine SPD’nin büyük ortak olacağı bir Büyük Koalisyon olduğu söylenebilir.

[Prof. Dr. Kemal İnat Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir]

Yorumlar (0)
21
açık
Günün Anketi Tümü
Aşı sizce zorunlu olmalı mı olmamalı mı?
Namaz Vakti 06 Mayıs 2024
İmsak 04:00
Güneş 05:32
Öğle 12:40
İkindi 16:27
Akşam 19:39
Yatsı 21:05
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 34 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17
Günün Karikatürü Tümü