manset

Hamburg Manşet Gazetesi'nin sayfasında yer verdiği özel röportajı: İtalyan gelinin müslümanlığa giden aşk hikayesi

HAMBURG

İtalyan kazı heyetiyle Türkiye'ye gelen Valentina, Pamukkale'de yapılan kazı çalışmaları sırasında orada demirci olarak çalışan Aziz'e ilk görüşte vuruldu. İslama olan ilgisinden dolayı Türkiye'ye ilk gelişinde sabah ezanını duyduğunda da içinde derin bir şeyler hisseden Valentina, Aziz'e olan aşkı evlilikle devam etmeden önce müslüman oldu ve Ravza ismini aldı.

Hamburg Manşet

Hamburg Manşet Gazetesi'nin 5. sayısı 4. sayfasında bu haberi buraya tıklayarak online olarak okuyabilirsiniz.

'İlk gördüğümde ona yandım, aşık oldum' için İtalyan kazı heyetiyle ilk kez Türkiye'ye geldi, Pamukkale'de arkeolog olarak çalışmaya başladı. Seramik buluntular uzmanı olan Valentina kazı heyetinde çalıştığı esnada eşi ile tanıştı. ''İlk gördüğümde ben ona yandım, aşık oldum. İlk tanıştığımızda Aziz ile hiç konuşmadım, utangaç biriyim, sadece bakıyordum. Bir de bizim kurallarımız vardı. Böyle gelişmeler olmasın diye kazı heyetindeki insanlar Türklerle konuşmazlardı, sohbet edilmezdi'' diye konuşan Valentina yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
''Venedik'e (İtalya) gitmeden Aziz beni önce ailesiyle tanıştırdı. Aileyi beğendim. Bir ay içinde birbirimizle konuştuk Aziz benimle evlenmeyi düşündüğünü, ben de evlenmek istediğimi söyledim. Ben hiç böyle bir şey yaşamadım. Kısa süre içinde o kadar kararlıydık ve nişanlandık. Venedik'e indikten sonra anneme babama durumu arabada söyledim. Tepkileri tabii ki olumlu olmadı, baştan Müslüman diye olmaz dediler. Ben inandığım bir şey varsa sonuna kadar savaşıyorum. Görmedikleri için anlatmak da zor oluyor. Pamukkale'yi aynı Arap ülkeleri gibi zannettiler, anlatmaya çalıştım ama görmeden zor oldu. Çok kavga ettik, kabul etmediler, ama ben yoluma devam ettim. 
2010'da Aziz ve ailesine yakın olmak için Erasmus programına katılarak Ankara'ya geldim. Ankara'dan hafta sonları hem Pamukkale'ye geliyordum, hem de son sınavları verdim. Bu programa katılmakla Türkiye'nin sistemini ve kültürünü tanıdım. Sınavlar bittikten sonra tekrar İtalya'ya gittim. Yüksek lisansı tamamlayıp, mezun olduktan sonra da valizlerimi hazırladım, Türkiye'ye geldim. Anneme babama 'Ben kararlıyım, kabul ederseniz sevinirim' dedim, tabi tek çocuk olduğumdan onlar için zor oldu. Ne kadar karşı çıksalar da beni engellemediler, serbest bıraktılar. 

'Sanki burada doğdum, büyüdüm ve buralıyım'
Türkiye'ye geldiğimde 2011'de nikahımız, 2012'de düğünümüz oldu. Yeni ailemin içinde hiç yabancılık çekmedim. Hatta düğünümüzün olduğunu anneme babama korkudan söylemedim. En mutlu günümüz bozulmasın diye, o zaman gençlik de vardı tabi. O gün hiç yabancılık çekmedim, sanki ben yıllardır burada oturuyorum gibi ve hiç üzülmedim bile. Kendimi hep buraya aitmişim gibi hissettim. Sanki burada doğdum, büyüdüm ve buralıyım gibi hissediyorum. Hiç bir zaman da yabancılık hissetmedim'' .
Yabancılar için uygulanan temel kursa giderek Türkçe öğrenmeye başladığını söyleyen Ravza en çok insanlarla konuşarak Türkçeyi öğrendiğini belirtti. Manşet gazetesine tüm açıklamaları akıcı bir Türkçe ile anlatan Ravza, daha Türkiye'ye gelmeden önce İslam dinine çok meraklı olduğunu, 11 Eylül saldırılarından sonra İslam dininin kötü gösterilmeye başlanmasıyla böyle bir şeyin olamayacağını ve biraz araştırdığını söylerken, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Zaten müslüman bir ülkeye gideceğim için biraz o ülkede nasıl yaşanıyor, giyim kuşam nasıl diye de bilgiler edindim. Bir ülkeye gidildiği zaman saygısızlık olmaması için oraya uymak lazım.

Sabah ezanıyla gelen derin hisler
Türkiye'ye ilk geldiğimde sabah ezanı okundu, orada bir şey oldu bana. Sözlerle anlatamayacağım derin bir şey hissettim. Kalktım, ne güzel dedim, ondan sonra daha da araştırdım, ben müslüman olmak istiyorum dedim. Ben hristiyanken yetmiyordu bana, mutsuzdum. Sürekli bir arayış vardı. Müslüman olduktan sonra sanki benim ruhum doydu. Nikah olmadan önce Müftülü'ğe gidip, Kelime-i Şahadet getirerek resmen müslüman oldum. Müslüman olunca, hem de yabancılık çekmemek için kayınvalideme Kuran'da geçen bir isim varsa onu seç dedim. Kayınvalidem 'Ravza' ismini seçti, çok hoşuma gitti ve benimsedim''.
İslamiyette yapılması gereken farz olan kuralların hoşuna gittiğini, müslüman olmaktan çok memnun olduğunu belirten İtalyan gelin, '' Allahım ölesiye kadar hiç ayırmasın. Her şeyden önce hayatımda yaptığım en güzel şey bu'' derken gözleri yaşardı. Kuran öğrenmeye çok hevesli olduğunu ve o kadar çabuk da öğrendiğini hatırlatan Ravza, en büyük yardımı kayınvalidesinden gördüğünü ifade ederken, ''Bana namazı öğretti. Kendi annem babamdan daha yakınlar, annemden babamdan görmediğim ilgiyi bunlardan gördüm. Kayınvalidemle olan diyaloğomuz, çok isterdim ama maalesef kendi annemle hiç olmadı. Eğer gerçekten bir şeye inanıyorsanız onuniçin savaşın, peşinden koşun. Çünkü kalp her şeyi hissetiriyor, kalbinizin sesini dinleyin'' şeklinde konuştu. 

'Burada bir Şeriat olduğuna inandılar, beni pek istemediler' Pamukkale'de yaşayan 36 yaşındaki Aziz Yalman da eşi Ravza ile tanışmalarını ve yaşananları anlatırken, İtalyan kazı heyetinin çalıştığı yerde demirci olarak çalıştığını, orada eşi Ravza ile tanıştığını söyledi. ''Her şey karşılıklı olduğu için pek zorluk çıkmadı, fakat annesi babası tarafından negatif etkilendiğimiz aşikardı'' diye konuşan Aziz şöyle devam etti: ''Burada bir Şeriat olduğuna inandılar, beni pek istemediler. Evlendikten sonra birlikte İtalya'ya gittik, beni gördüler, kayın pederle baya iyi anlaştık. Kayın validem tepki gösterdi önce, ama ben onur, gurur meselesi yapmadan orada kaldım. Biz Pamukkale'de yaşadığımız için turistlerle, yurt dışından gelenlerle çok uzak değiliz. Belki evimiz farklı olabilir, ama çok bir farkımız yok. Ben gidince onlar beni tanıdı, çevresindeki insanlara tanıştırdılar. Eşim doğum yaptığında kayın validem buraya geldi, bizim yaşantımızı gördü ve eskiden kafasındaki soru işaretleri sıfırlandı. Avrupa'nın evlat görüşü ile Türkiye'nin evlat görüşü aynı olmadığından çocuklarına çok bağlı değiller. İçlerinden belki seviyorlar ama dışına bunu vurmuyorlar. Benim annem - babam torunları için farklı, onlar da çok farklı, bunu görmemek olmaz. Bugün bakıyorum onlar bize, biz onlara huzursuzluk vermiyoruz. İnsanların görüşüne pek takılmadan, sonuçta Türkiye de biraz tutucu, hele aileniz genişse düşünceleri farklı olabilir. Onların farklı yorumları olabilir, biz bunlara çok itibar etmeden eşimle, çocuklarımla mutlu bir şekilde yaşamaya çalışıyoruz''. 

Zor dönemlerin de üstesinden geldiler
Beynine pıhtı atması sebebiyle eşinin rahatsızlık geçirdiğini, bu yüzden zor dönemler yaşadıklarını belirten Aziz, ''Bunun da üstesinden geldik. Her şey karşılıklı, eşim beni benden daha çok sever. Eşim savaşmasaydı buralarda olamazdık, ben de savaşdım. Dileğim, sevenler birbirine hep kavuşsun. Eşimin bana ve aileme karşı olan saygısından ötürü, her hangi biriyle kıyas bile edilemez. Biz şanslı olduğumuzu hissediyoruz. Bugün insanlar evlenip, herhangi bir sebepten dolayı kısa süre içinde ayrılıyorlar'' diye konuştu. 
Ravza ve Aziz çiftinin iki çocuğundan ilk çocukları Kerim Renato Yalman, heyecanlı hali ve konuşma arzusu ile duygularını dile getirdi. Her iki dedesinin isimlerini alan Kerim Renato,hem İtalyan hem de Türk tarafı olmasından dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. 3. sınıfa geçtiğini, çoğu zaman kitap okuduğunu, Kuran kursuna gittiğini anlatan Kerim, ileride aile mesleğini devam ettirmek ve mimar olmak istediğini dile getirdi.

Kayınvalide ve kayınbabanın İtalyan gelinden memnuniyeti
Kayınvalide Mefaret Yalman, ''İyiki tanışmış ve evlenmiş oğlum. Benim de gelinim değil kızım oldu. O da bizim için bir şans, kolay kolay kimseye nasip olmaz. Çok memnunuz, hiç bir sorunumuz yok. Ayrı yerde otursalar da her gün bizi arar, 'Anne nasılsınız?, Babam nasıl?' diye sorar. Kendi evladı olup sormayanlar var. Bu yüzden ben çok memnunum'' dedi.
Kayınbaba Kerim Yalman ise, ''Ravza benim çocuklarımdan biraz daha üstün, bana saygıda kusur hiç etmemiştir. Beni kendi babasından daha üstün tutmuştur. O beni üstün tuttuğu için ben de onu çocuklarımdan üstün tutuyorum. Hiç bir gün bana suratını asmadı. Ben dışarıya çıktığımda 'Güle güle baba', geldiğimde 'Hoşgeldin baba' demiştir'' şeklinde konuştu. 

Valentina ve Aziz'in aşklarını ve birbirine bağlılıklarını dinlerken oldukça haz aldım. Böyle güzelliklerin hala yaşanır olması beni ayrıca mutlu etti. Kendilerine ömür boyu mutluluklar...

Haber / Foto: Naciye ASLAN

Hamburg Manşet Gazetesi'nin 5. sayısı 4. sayfasında bu haberi buraya tıklayarak online olarak okuyabilirsiniz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.