Uyanmak, sadece gözlerini açmak değildir. Gerçek uyanış, zihnin rüyalarını, egonun oyunlarını ve toplumun şartlanmalarını fark etmektir.
İnsanlar hayatta koşar, kazanır, kaybeder, üzülür, sevinir. Ama çoğu, sadece bir senaryoyu oynar. Onlara ne yapmaları gerektiği söylenmiştir, onlar da oynarlar. İşte bu bir tür uykudur.
Ama uyanmış insan, hala sahnededir… ama artık bunun bir oyun olduğunu bilir. O hâlâ yaşamın içindedir, ama ona kapılmadan yaşar. O, kendi zihninin uyku hâlini gözlemleyebilir.
“Uyanık insan, uyuduğunun farkındadır” çünkü o, zihnin ve benliğin nasıl çalıştığını görür. Ve gördüğü anda… onlardan özgürleşir.