PABUCUMUN EFESİ

Türkiye, İlkesizliğin Ve Siyasi Fuhuş'un Yeni Üssü oldu.Bir ülkenin siyasetinin ahlak terazisi bozuldu mu, artık kimse “efelik” taslayamaz; varsa o da sadece “pabucumun efesi” olur.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, eşinin şirketi batma noktasına gelince AKP’ye yanaşması, sadece bir kişisel tercih değil; bu, Türkiye siyasetinin içten çürüyen gövdesinin fotoğrafıdır.Mesele parti değiştirmek değil.
Mesele, ideoloji ve ahlakın pazarlık konusu haline gelmiş olmasıdır.
Bir gün “faşizme karşı” slogan atanlar, ertesi gün “güç kimdeyse orada” refleksiyle hizaya giriyorsa, bu siyaset değil, siyasi fuhuşun resmidir.
İdeoloji artık inanç değil, satılabilir bir marka etiketidir; bu marka, en çok para, ihale ve koltuk vaadi verenin elinde dolaşır.

AKP, 24. yılında iktidar yorgunluğunu, seçim hezimetlerini ve halk desteğinin erimesini biliyor. Bu yüzden kutlamalarında herkesi pazara çağırıyor:
“Kim olursan ol gel… Yeter ki bizimle ol, sana yer var.”
Mevlana’nın hoşgörüsü bile bu dil karşısında kirlenmiş, ahlak bit pazarına düşmüştür.
Vitrin ne kadar süslü olursa olsun, raflarda çürümüş ürünler vardır; belediyelerden muhalif kanada uzanan devşirmeler, gücün illüzyonunu yaratır ama çürüme hâlâ görünür.

İlkesizliğin Pornografisi

Bir siyasetçinin gerçek sermayesi para değil, ilkesidir.
İlkesini satan, siyasetten düşer; halkın gözünde sadece ahlak yoksunu bir tüccar olur.
Çerçioğlu örneği sadece bir vaka değil; yarın başka bir belediye başkanı, ertesi gün bir milletvekili… Ortak nokta: koltuk, ihale ve kişisel çıkar, halkın iradesinin önüne geçiyor.

Efe, halkı için göğsünü siper eder. Efe, cebini doldurmak için değil, halkını doyurmak için çalışır.
Buradaki tablo, efelik maskesi takmış pazarlamacılardan ibaret: Halkın oyunu alıp sırtından bıçak gibi kullanan siyasetin pornografisi.

Bu sadece bir siyasetçinin ihanet hikâyesi değil; toplumun yozlaşmış iklimde normalleştiğinin göstergesi.
Kimse “ilkesizliğe” şaşırmıyor; herkes “o da çıkarına bakıyor” diyerek geçiştiriyor.
Böylece toplumsal refleksler köreliyor, ahlak standartları yerle bir oluyor.
Bir ülke, evrensel ahlakı, siyasi ahlakı ve kişisel onuru aynı anda kaybetmişse, sadece iktidar değil, toplum da çürür.

Bugün siyasetteki kokuşmuşluk, yarın hayatın her alanına sızar: iş hayatında, aile düzeninde, eğitimde, adalette…
Çürüme bulaşıcıdır; önce siyasetçiyi hasta eder, sonra toplumu mezara sürükler.
Siyaset, bok çukuru olmaktan çıkmadıkça; ideoloji, değer ve ahlak yerini para ve çıkar ilişkilerine bırakmaya devam ettikçe, her gün yeni “pabucumun efesi” türeyecek.
Halk bunu normal görmeye alıştıkça, kendi iradesini satılığa çıkaran bir millet haline gelecektir.

Artık mesele tek bir siyasetçi değil; mesele sistemin çürümüşlüğü.
Çürüme öyle bir noktaya ulaştı ki, kokusunu duymayan ya burnunu kaybetmiş, ya da kokuya alışmıştır.
Türkiye’de siyaset artık ahlak mezarlığı, çıkar pazarının gövdesidir. Ve efelik, pabucumun efesi olmaktan öteye geçemez.

Leyla Yıldız Atahan

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve MANSET.DE editöryal politikasını yansıtmayabilir.