Bu meslek, toplumu bilgilendirme, eğitme ve kamusal tartışmalara zemin hazırlama gibi önemli bir role sahiptir.
Olay yerlerine gitmek, kaynaklarla röportaj yapmak, belgeleri incelemek ve gelişmeleri takip etmek.
Toplanan bilgilerin doğruluğunu kontrol etmek, ve haberleri mümkün olduğunca tarafsız bir bakış açısıyla sunmak.
Halkın haber alma hakkına hizmet etmek ve önemli konuları gündeme taşımak.
Meslek etiği kurallarına (gizlilik, kaynak koruma, dürüstlük vb.) bağlı kalmak.
Siyaset, ekonomi, spor, kültür-sanat, bilim gibi belirli alanlarda derinleşmek.
Hem yazılı hem de sözlü ifade yeteneği.
Her zaman "neden?" diye sorabilmek.
Bilgiyi analiz etme ve değerlendirme yeteneği.
Zorlu koşullara dayanıklı olmak ve rahatsız edici soruları sormaktan çekinmemek.
Özetle, gazeteci olmak;
sürekli öğrenmeyi, toplumsal olaylara karşı duyarlılığı ve gerçeği kamuoyuyla paylaşma sorumluluğunu gerektiren, dinamik ve zorlu bir meslektir.
Bütün bu belirttiklerimizden yola çıkarak , gazeteci yürekli olmalı, vicdanlı, adaletli ve ahlaklı olmalı..
En önemlisi de gazeteci cesur ve tarafsız olmalı..
Sinsice ve klik yaparak, dedikodu üreterek, onun bunun işine karışarak gazetecilik yapılmamalı...
Ve sonuna kadar da tarafsızlığını korumalı..
Her ne olursa olsun gazeteci kimliğini öyle ya da böyle, taşıyan kişi her koşulda gazeteci gibi davranmak zorunda olduğunu unutmamalı..
Son yıllarda ise gerek Türkiye'de gerekse, Almanya'daki gazetecilik mesleğini icra etmeye çalışanların tarafsızlığını koruyamadığını, hatta ve hatta direk taraf olarak haber yaptıklarını, iş yerlerini, kurumları övgü dolu sözler ile cilalamaya çalıştıklarını, sportif gazete haberleri yapanların direkt olarak takım taraftarı gibi davrandıklarını,siyasi haberleri yaparlarken çok ürkek ve kaçak güreşçi gibi davrandıkları, dolayısıyla da bu tür yayınların ve yazıların toplum tarafından yadırgandığını gözlemlemekteyiz.
Bu sebeple gazeteciliği meslek olarak yapanların Almanya'da ya da Hamburg'da bulunan Basın Birlikleri tarafından tanımlanmış olması, belli bir kimlik (Basın Kartı veya Serbest Gazeteci kimliği) ile kendilerini tanıtmasının gerek olduğunu düşünüyorum.
Hamburg'da son dönemlerde tartışmaya açılan basın mensubu kişilerin görev alanları, davet edildikleri ya da katıldıkları, toplantı, anma günleri,panel, spor aktiviteleri, dernek çalışmaları, siyasi parti temsilciliklerinin organizeleri ve buna benzer işlerle ilgili yaptıkları haber, yorum ve görüşleri ile ilgili olarak kamuoyu nezdinde ciddi manada fikir ayrılıklarının oluştuğunu gözlemlemekteyiz.
Ayrıca sadece ve sadece maddi kaygılarla, çıkar hesabı gözeterek yapılmaya çalışılan gazetecilik ise er ya da geç itibar kaybına uğrayacaktır.
Temel sorun içerik ve haber değerlendirmeleri yerine dönem dönem, siyasi ve sportif amigoluğa soyunarak tarafsızlıklarını koruyamayarak gülünç duruma düşebiliyorlar..
Elbette ki hiç bir kesimi memnun edememektedirler.
Buna rağmen yaptıkları işleri gazetecilik olarak lanse etmektedirler.
Elinde, fotoğraf makinesi, video kamera veya cep telefonu olan "Ben Gazeteciyim" diyen herkesin bu mesleği yapmasının doğru olmadığını,biraz basite indirgendiğini ve mesleğe yıllarca emek verenlerin bu sebeple zorda kalabileceklerini düşünüyorum.
Özellikle son yıllarda Almanya'da ve Hamburg'da moda olan Milletvekilleri gazetecilerini ve Facebook'tan kendi sayfasında gazeteci olarak haber yapanları,
"Tetikçi", "reklam peşinde koşan", "provokatör", "yandaş", "bukalemun", gazeteci tipleri
ve değerlendirmelerini kamuoyunun takdirlerine bırakmak istiyorum.
Bu vesile ile gazetecilik mesleğini meslek etik kurallarına göre yapan, kaleminin hakkını veren, alınteri döken ve alnının akıyla yapan tüm basın emekçilerini tenzih ediyorum.
Gazetecilik, mesleğinin dijitalleşme ve artan kutuplaşma çağında karşı karşıya olduğu en büyük zorlukları yansıtmaktadır.
Bir mesleğin itibarını ve güvenilirliğini korumak için, net etik standartlar ve bu standartlara bağlılığı sağlayacak kurumsal mekanizmalar (basın kartı, meslek birlikleri) kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, gazeteciliğin bir meslek olmanın ötesinde, kamu hizmeti ve toplumsal sorumluluk gerektiren bir misyon olduğu ve bu misyonun ancak etik kurallara, cesarete ve katı tarafsızlığa bağlı kalarak yerine getirilebileceğini düşünüyorum
Saygılarımla
Erol BULDAK
26 Kasım 2025 Hamburg