15 Kasım 1937 sabahı idam edilen Seyit Rıza, bugün 88 yıl sonra hâlâ Dersim’in, Alevi halkının ve bu ülkenin vicdanında yaşamaya devam ediyor.
Bu satırlarda, yalnızca bir tarihsel kırılmaya değil; Dersim’den Maraş’a, Çorum’dan Sivas’a uzanan uzun bir hafıza zincirine dokunuyorum.
⸻
Bir Halkın Önderi: Seyit Rıza
Dersim’in dağlarında doğup büyüyen Seyit Rıza, sıradan bir aşiret reisi değil; adaleti, vicdanı ve onuru temsil eden bir halk önderiydi. Alevi-Kürt/Zaza toplumunun “seyid” geleneğinin yaşayan yüzüydü. Sığınanları teslim etmeyen, arabuluculuk yapan, zulme karşı ses çıkaran bir yol göstericisiydi.
⸻
Tunceli Kanunu ve Büyük Kırılma
1935’te çıkarılan Tunceli Kanunu, bölgenin adını ve kaderini değiştirdi. Dersim, hem etnik hem mezhepsel kimliği nedeniyle resmî bakışta bir “tehlike” olarak kodlandı. Zorunlu askerlik, iskân ve ağır devlet baskısı gerilimi büyüttü.
Devletin “isyan” diye tanımladığı süreç, Dersim halkının gözünde kimliğini, toprağını ve onurunu koruma çabasıydı.
1937–38 harekâtı ise tarihin en acı sayfalarından birini açtı: Yanan köyler, sürgün edilen aileler, öldürülen çocuklar ve dağıtılan ocaklar…
⸻
Tutuklama, Mahkeme ve Darağacı
1937’de barış görüşmesi için yola çıkan Seyit Rıza, Erzincan’da tutuklandı. Oğlu ve aşiret önderleriyle birlikte hızla yargılandı. Yaşı 75’in üzerindeydi; bu nedenle idam edilmesi hukuken mümkün değildi.
Ama yaş resmî kayıtlarda düşürüldü.
Ve bir gecede, karanlıkta, birkaç saat içinde verilen idam kararı infaz edildi.
Hukuk yok sayıldı. Adalet susturuldu.
⸻
O Sözler: Bir Halkın Yüreğine Kazınan Cümleler
Darağacına yürürken söylediği sözler, bugün hâlâ bir topluluğun onur manifestosu olarak dilden dile dolaşıyor:
“Evladı Kerbelayız, bi hatayız. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.”
“Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim; ama sizin önünüzde diz çökmedim.”
Bu sözler, hem Kerbela’nın adalet arayışını hem Dersim’in başeğmezliğini tek nefeste anlatıyor.
⸻
Dersim’den Maraş’a: Alevi Hafızasının Sürekliliği
Dersim 1937–38 bir başlangıç değil; zincirin ilk halkasıdır.
Maraş 1978, Çorum ve Sivas… Hepsi Alevi toplumunun hafızasında aynı acının farklı tarihlerdeki yüzüdür.
Maraş’ta günlerce süren saldırılar, yakılan evler, katledilen masumlar; devletin geciken müdahalesi…
Bu olaylar Dersim’le birleştiğinde, Aleviler için tarih sadece geçmiş değil: yüzleşilmemiş bir gerçeğin devamıdır.
⸻
Bugün: Hafızaya Sahip Çıkmak
Dersim üzerine açılan arşivler ve yapılan belgeseller sayesinde sessizlik artık kırılıyor.
Seyit Rıza Anıtı, yalnızca bir taş değil; Dersim halkının direncinin, adalet talebinin ve yüzleşme çağrısının simgesidir.
Alevi kurumları her yıl 15 Kasım’da Seyit Rıza’yı anarken, aynı zamanda eşit yurttaşlık talebini de yükseltiyor.
⸻
Son Söz
Seyit Rıza’nın darağacındaki o cümle bugün hâlâ bu ülkeye ayna tutuyor:
“Diz çökmedim.”
Bu, bir liderin değil; bir halkın onurudur.
Dersim’den Maraş’a, oradan Sivas’a uzanan tüm acıların ortasında hâlâ ayakta duran bir vicdan çağrısıdır.
15 Kasım unutulmadı.
Unutulmayacak da.