Allah yerin ve göğün nurudur

Bir an dur… Etrafına bak. Zamanı görüyor musun? Hayır. Çünkü “zaman” diye bir şey yok. Zaman, sadece hareketin ölçüsüdür. Dünya döner, kalp atar, gölge uzar… Biz bu değişime “zaman geçti” deriz. Oysa geçen, hareketin kendisidir.

Allah katında zaman yoktur.
Çünkü O’nun ilminde hiçbir şey hareket etmez.
Her şey aynı anda, tek bir bakışta tamamlanmıştır.
Bizim “gelecek” dediğimiz, O’nun ilminde çoktan yaşanmıştır.
Biz sadece o sonsuz bilginin içinden kare kare geçiyoruz.

Tıpkı çoktan çekilmiş bir filmi izler gibi.
Film bitmiş, ama sen sahne sahne izliyorsun.
Her kareye “an” diyorsun, o akışa “hayatım” diyorsun.
Kur’an, bu filmin içindeki yönetmen notu gibidir.
Yeni bir şey değil; zaten var olan kitabın bize tercümesidir.
Allah’ın ilmindeki hakikat, Hz. Muhammed’in kalbinde dile gelmiştir.

Bilim diyor ki:
Bir cisim ışık hızına yaklaştıkça zamanı yavaş yaşar.
Işık hızında ise zaman durur.
Yani ışığın bakış açısından ne dün vardır, ne yarın.
Işık, zamanın ötesindedir.

Peki sabit, mutlak, hareketsiz bir ışık olsaydı?
Yorulur mu? Hayır.
Eskir mi? Hayır.
Değişir mi, dönüşür mü? Asla.
Çünkü değişimi, dönüşümü, eskimeyi yaratan şey harekettir.
Sabit, mutlak ışık — yorulmayan, değişmeyen ana kaynaktır.

Işık hızına ulaştığında zaman duruyorsa,
onun ötesinde artık “nur” başlar.
Bilimin bittiği yerde, nurun hakikati başlar.
Nur, ışığın bir üst hâlidir;
görünür değil, varlık kazandıran ışıktır.
Bu yüzden “Allah göklerin ve yerin nurudur” denmiştir.

Düşün:
Bir kuş bakışıyla ışığın tüm dünyayı aynı anda aydınlattığını.
Her şeyi görür, her hareketi bilir,
hiçbir şey ondan gizlenemez.
Güneş bile bunun gölgesi sadece.
Bir yıldız bile milyonlarca şehri aynı anda aydınlatıyor.
Bir de her şeyi kuşatan Rabbin nurunu düşün.

Sabit, mutlak, hareketsiz bir nur…
Değişmeyen hakikat.
Biz ise o nurun içindeki küçük hareketleriz.
Biz değişiriz, çünkü biz hareketiz.
O ise sabit, mutlak kaynaktır.

Zaman, sadece hareketin içinden bakana ait bir algıdır.
Allah, hem hareketi yaratır
hem de onun dışından,
sabit nuruyla her şeyi aynı anda kuşatır.

Eğer bunu anlarsan,
“Allah katında zaman yoktur” cümlesi kuru bir inanç olmaktan çıkar,
idrak kapısı olur.
Geçmişe üzülmez, geleceğe korkmazsın.
Çünkü anlarsın: sen sabit bir nurun içindeki bir hareketsin.

Ve Kur’an, o nurdan gelen bir hatırlatmadır:
“Unutma, sen sadece bu hareketten ibaret değilsin.
Sabit, değişmeyen bir Rabbin var.
Ve O, seni hiç bırakmadı.”

Zaman yoktur.
Hareket vardır.
Hareketin ötesinde ise,
değişmeyen, yorulmayan, eskimeyen mutlak nur vardır.