manset

Hamburg 4. Tiyatro Köprüsü Festivali'nde 'Düşünce Özgürlüğü'

HAMBURG

Hamburg 4. Tiyatro Köprüsü Festivali'nin ilk tiyatro oyunu 'Hücreden Düşünceler' ile festival açılışı gerçekleşirken, Mahmut Canbay'ın yönetmenliğinde, oyuncu Emrah Demir'in rol aldığı tiyatro Mut Tiyatrosunda sahnelendi, izleyiciler duygulu anlar yaşadı.

Hamburg Manşet

26 AĞUSTOS ile 04. Eylül arasında 4. üncü Tiyatro Köprüsü Festivali Hamburg Kültür ve Medya Dairesi tarafından destekleniyor ve festivalde Türkçe, Kürtçe ve Almanca dillerinde toplam 8 oyun sahneleniyor.

Açılışta konuşan festivalin organizatörü ve Mut Tiyatrosu Genel Yayın Yönetmeni Mahmut Canbay ve açılış oyununun dramaturgu Franz Scheurer, günümüzün dünyasında düşünce özgürlüğü kısıtlanmasının sadece otoriter ülkelerde değil, Almanya ve diğer Batı ülkelerinde de yaşandığına dikkat çektiler.

Davetliler arasında Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekilleri Kazım Abacı ve Güngör Yılmaz bulunurken, davetliler Emrah Demir'in oynadığı oyunu ilgiyle izlediler.

''İnsanlar düşüncelerini özgür ifade edebiliyorlar mı?''

Manşet gazetesine yaptığı açıklamalarında çalışma çerçevesinde farklı programlarının olduğunu belirten Mahmut Canbay, yılda bir kere de festival yaptıklarını, festivaldeki amacın izleyicilerle sanatçıların biraraya getirilip, tanışmalarını sağlamak olduğunu söyledi. Sanatçıların da kendi aralarında iletişimde bulunarak birbirleriyle yeni bir çalışmaya ve projeye girebileceklerini ifede eden Canbay, şunları söyledi: ''Festivallerin özelliği zaten o, sanatçıların tanışması ve yeni imkanlar sunması. Buradaki hemen bütün sanatçılara haber verdik. Her festivalde bir konumuz var, geçen festivalde konu aileydi, bu sene ise düşünce özgürlüğü'' diye konuştu.

Düşünce özgürlüğünün ailede,işyerinde, politikada olduğu gibi her alanda yer aldığını vurgulayan Canbay, ''İnsanlar düşüncelerini rahat, özgür ifade edebiliyorlar mı? Edemediği durumlarda ya da ederlerse ne tür sıkıntılar yaşıyorlar? Bu konu ile ilgili oyunlar topladık. Böylece bu vesileyle bu konuyu derinleştirmiş oluyoruz. Benim oyunum 'Hücreden Düşünceler' oyununda tutuklu bir gazetecinin, benim fiziğim içeride ama düşüncelerim dışarda teması işleniyor. Şu ülke ya da şu yazar demiyoruz, propaganda yapmıyoruz. Bu, Türkiye, Orta Doğu'nun bir ülkesi, Almanya ve Batı ülkeleri olduğu gibi, her yer için geçerli'' dedi.

''İnsanlar istediği dilde kendilerini ifade edebilsinler''

Doğu Divanı ile Batı tiyatrosunu bir araya getirmeye çalıştıklarını ve ellerindeki malzemeden hareket ettiklerini hatırlatan Canbay, daha çok Türkiyeli gruplarla çalıştıklarını, onların içinde Kürtçe yapanların da olduğunu söylerken, ''Zaten çok dilli tiyatro aslında bizim hedefimiz, belki gelecek sene Nisan ayında daha büyüğünü yapacağız. O zaman belki Arapça ve Farsçayı ekleyeceğiz. Sanatın kendisi bir dil, hangi dilde oluyorsa olsun izleyici tarafından kabul görüyor, buna önem veriyoruz. Bir de böylece insanlar kendi dillerinde izlemiş oluyor. İzleyici açısından da burada farklı farklı dillerin temsil edilmesi güzel bir olay. Bu da bir düşünce özgürlüğüdür. Mümkün olduğu sürece insanlar istediği dilde kendilerini ifade edebilsinler'' diye konuştu.

Bu tür festivallere mümkün olduğu kadar insanların gelmeye çalışmasının önemli olduğunu söyleyen Canbay, ''Çok önemli, çünkü sanat - kültür yaşamı olmayınca toplumun bir araya gelişi zorlaşıyor. İnsanları bir araya getiren kültürel etkinliler. Bizim kendi kültürümüzle ilgili etkinlikler zaten az, mümkün olduğu kadar sanatçılara destek çıkmamız lazım. Bu insanlar bununla yaşıyor, bunlara sahip çıkmazsak o kültür etkinlikleri de olmuyor, insanlar bağ kuramıyor. Sanatsal etkinliklerde tiyatro ağırlıklı hayatımızın konuları yer alıyor, yani toplumun bir aynası. Bu anlamda bazen belki de kafa yormadığımız bir konu hakkında burada tekrar hassaslaşabiliriz. Bu bir kültürel eğitim, kendimizi de eğitmek anlamına geliyor. Hem izleyiciler açısından hem de oyuncular açısından burası bir okul'' dedi.

''21. Yüzyılda düşünce özgürlüğü diye bir sorunumuz olmaması gerekirdi''

Oyunu izleyen ve duygularını Manşet gazetesine anlatan Remziye Kılıç, oyunu ikinci kez izlediğini, ikinci izlemede de aynı birinci izlemede olduğu gibi çok etkilendiğini ifade ederken, konuşmasına şöyle devam etti: ''Siyah bir duvar, bir sandalye, bir masa, bir de bavul. Bu dörtlünün bir olayı bu kadar güzel anlatabileceğini daha önce başka oyunlarda hiç izlememiştim. Buna benzer oyunlar izledim ama, bu benim için çok farklıydı. Bir ara o kadar etkilenmişim ki, içimden iyi ki ben orada değilim dedim. Sonra bu düşüncemden utandım, dedim ki, ben böyle bir şeyi nasıl hissedebildim ki, üstelik bu koşullarda çürüyen o kadar çok beyin, o kadar çok değerli insan vardı ki ve kaç yıldır hala aynı şeyleri yaşıyoruz ve bunun için hiç bir şey yapamıyoruz. Aslında bizim 21. Yüzyılda düşünce özgürlüğü diye bir sorunumuz olmaması gerekirdi, bir şekilde bunu başaramadık, bunun için gerçekten çok üzgünüm''

Oyundan sonra verilen resepsiyonda, Turan Vurgun – Apo Gülbeyaz'dan oluşan Argos ikilisinin müziği eşliğinde davetliler eğlendi.

www.muttheater.de sitesinden daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Haber: Naciye ASLAN

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.