manset

Göçmen kökenli polis Derya Yıldırım'ın başarısı Almanya başbakanı Angela Merkel'e kadar ulaştı

HAMBURG

Komiser Derya Yıldırım Hamburg Polis Teşkilatı'nda görevini başarıyla sürdürürken, uyuma katkı sağlamasından dolayı Almanya başbakanı Angela Merkel'in davetiyle başbakanlığa çağrılmasıyla başarı çıtasını yükseltti. Hamburg'da da kadınlara ve gençlere örnek olması ile tanınan Yıldırım, sözünü hep tuttuğunu, bu sebeple insanların güvenini kazandığını belirtiyor. Polis Teşkilatı ile göçmen toplumlar arasında köprü vazifesini gördüğünü söyleyen Yıldırım, mesleki konumunu İstanbul köprüsüne benzetiyor.

Hamburg Manşet (Özel Haber)

Röportaj: Naciye ASLAN Derya Yıldırım'ı daha yakından tanımak için kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik. Manşet gazetesinin sorularını içten, samimi ve mütevazi kişiliği ile cevaplayan Yıldırım ile röportajımız şu şekilde:

*Derya Yıldırım kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz? Hamburg doğumlu, aslım Erzincan'lı, 41 yaşında, iki çocuk annesiyim. Bekar ve iki çocuğumla birlikte yaşıyorum. 20 seneden beri polis mesleğinde çalışıyorum. Okuldan sonra hemen iş hayatına atıldım. Babam-annem 60'lı yıllarda Almanya'ya geldi ve çok çalışkan insanlardı. Babam ben daha küçükken 'çalışan demir paslanmaz' derdi. Annem de her zaman çalıştı. 'Kendi paranı kazan, kişiliğin zengin olur. İki ayakların üzerinde dur, kimseye bağımlı olma' derdi ailem. Bu yüzden 14-15 yaşından beri çalışıyorum. 16 olduktan sonra tam çalıştım. Temizlik işine bile gittim. 1996 yılında ortaokulu ( Realschule) bıraktım, çünkü her zaman polis olmak istedim. Polislik benim çocukluk hayalimdi. Bizim mahallede polis karakolu vardı. 'Großstadtrevier' dediğimiz bir dizi vardı, orada o diziyi çekiyorlardı. Daha 4-5 yaşındayken camın önüne oturup, o diziyi nasıl çektiklerine bakıyordum. Orada bayan bir polis vardı. Saçları upuzun ve hep örüyordu. O bayan baya güçlüydü benim için. Bir güç vardı o bayanın yüzünde, o saçında ve o polis kıyafetinde. Çocukken ben de büyüyünce böyle güçlü kadın olacağım, bu mesleğe sahip olacağım diyordum. Hayaller yaşamak için vardır.

Polis testlerini iki kere kaybettim, üçüncü defada aldım. Aslında hata bendeydi, çünkü bu mesleği yapmak istediğimi biliyordum. O dönemde her evde bilgisayar yoktu. Annem-babam Almanca bilmiyordu. Kendim gelişme çağındaydım. İstek vardı ama nereye oturabilirim, kim destek olabilir diye düşünürdüm. 1998'de tekrar bir teste girdim. Yapabiliyorum diye çalışmadan kendime güvenerek gittim. O testi de kaybettim. Sonra havalimanında çalıştım, Karstadt'ta temizlik firmasında çalıştım. Bir çok yerde çalıştım ama hayal ettiğim mesleğimi hiç bir zaman kaybetmediğimi farkettim. Başka bir meslek öğrenmek istemiyordum. Ben hep ya polis olacağım, ya da başka bir şey olmayacağım diyordum. Babam bu konuda sertti, elinde bir mesleğin olacak diyordu. Ben böyle büyüdüm, ama çocukların hepsini öyle büyüttü. Babam ve annem bize güzel bir örnekti. Annemin okur yazarlığı yok ama benim için örnek bir kadın, çünkü çok güçlü; işinde, gücünde, emeğinde, evinde çocuklarıyla. Babam da aynı şekilde öyle idi. Daha sonra üç sene Alman Demiryolu'nda güvenlik görevlisi olarak çalıştım. Bir Pazar günü polis memurunu kontrol ettim. Merkezi istasyonda beraber indik, yanıma geldi, 'sizinle konuşabilir miyim?' dedi. 20 yaşındaydım, 'evet buyrun' dedim. 'Polis Akademisi'nde yüksek öğrenim için gençleri, özellikle göçmen kökenli gençleri arıyorum. Kartım bu ne dersiniz?' dedi. 'Ben zaten polis olmak istiyorum' dedim. 'Yarın mutlaka telefon aç, büroma bekliyorum seni' dedi. 'Tamam olur' dedim, eve gittim. Anneme 'böyle böyle bir şey oldu' dedim ama o an ümit vermedim, çünkü Alman Demiryolu'nda çok güzel para kazanıyordum, iş arkadaşlarımla iyi anlaşıyordum, atmosfer çok güzeldi, huzurluydum o zamanlar. Pazartesi günü sabah kalktık, annem kapıma vurdu. Hiç unutmam elinde çay vardı, bir de lokma yapmıştı. 'Kalk' dedi. 'Anne gece yarısına kadar çalıştım, niye kaldırıyorsun?' dedim. 'O polise telefon açacaksın, bu senin kaderin' deyip, kahvaltıyı yatağıma getirdi, 'ye şu lokmanı, çayını da iç, telefon aç' diyerek karşıma oturdu, 'böyle tren istasyonlarında olmaz' dedi. Telefon açtım, adam bana 'hemen gelebilirsiniz, büroda bekliyoruz' deyince oraya gittim, gidiş o gidiş. Bu sefer eksiklerim ve hatalarımın nerede olduğunu anladım. Almanca gramatik benim için problemdi. Volkshochschule'de kursa yazıldım, 6 hafta hiç başka bir iş yapmadım, devamlı öğrendim, tekrar yazılıya girdim. İlk testlerde 30 kişi arasından ilk ben çıkmıştım, üçüncü testte ise 30 kişiden kalan tek ben oldum. Demek ki çalışınca oluyormuş. Hayallerin, onu yaşamak için var olduğunu anladım. İnsanların hayallerini gerçekleştirmesi de kendi ellerinde.

*Göçmen kökenli biri olarak buradaki insanlar tarafından tanınmış birisiniz. Sizin tanınmanızdaki faktörler nelerdir? Ben her zaman sözümü tuttum, Polis demek yardımsever olmak demek. Sözümü tuttuğumdan dolayı insanların güvenini kazandım. Ben sadece bendim, sanıyorum insanlar bunu gördü. İnsanları aynı göz hizasında karşılıyorum, bence bu saygı, ve sonra her zaman olumlu bir şekilde hatırlanırsın. Elbette görevde iken pek iyi hatırlanmadığım insanlarla da karşılaştım, çünkü sorun çıktığında polis çağırılıyor. Ayrıca yıllarca devriye arabaları sürdüm. Hangi durumda olursa olsun, karşımdaki insana her zaman saygılı davrandığımı düşünüyorum. Bir kaç hafta önce sokakta göçmen kökenli bir gençle karşılaştım. Durdu ve neden bana öyle baktığını düşündüm. 'Siz bayan Yıldırım'sınız değil mi? Beni hatırladınız mı?' dedi. 'Hayır, nereden tanıyayım' deyince, 'Altona'da motosiklet çaldığım için beni tutukladınız' dedi. 'Şimdi seni hatırlayabildim, ama yanınızda iki genç daha vardı' dedim. 'Evet' dedi. 'Sizi tutukladığımı söylüyorsunuz ve bana merhaba diyorsunuz' deyince, 'aç olduğum için zili çalmıştım, yemek çantanızı oturduğum hücreye getirdiniz ve ekmek verdiniz' dedi. 'Bunu hatırlayamadım, gerçekten yaptım mı?' diye sordum, 'evet' dedi. 'O dönem beni tutuklamanıza rağmen, bu yüzden sizi çok iyi hatırlıyorum' dedi. Sanırım ne tür durumlar olursa olsun, insanları eşit göz hizasında karşılamam çok önemli. Bu benim için sadece çalışmak değil, aynı zamanda burada temsil ettiğim ekibin de arkasındayım. Karşımdakine her zaman durum müsait ediyorsa en yüksek derecede ve en iyi şekilde görevimi yapmak istiyorum. *Göçmen kökenli ve bayan olmanızdan dolayı zorluklar yaşadınız mı?
İnsanlarda önyargı her zaman var, ama bu önyargı her insanda, göçmenlerde de var. Milyarlarca insanların her birinde bir önyargı bulunur. Önyargılarla karşılaştım ama problemlerle değil.

*Gençlere ve kadınlara örnek biri olmanızda neler etkili oldu? Kendi geçmişim ve idealizm. Benim idealist bir tavrım var ve işimi iyi şekillendirmeye çalışıyorum. İdealizm ve sözüme güven ikisi bir arada. Babam beni meslek, okul diye büyüttü. Bunlar benim aklımda kaldı ve babamın söyledikleri doğruydu. Mesleğin olmadan bu memlekette bir şey yapamazsın, başarılı bir yerlere gelemezsin. Bu yüzden özellikle bayanlara bunu söylemek istiyorum. İki ayaklarınız üstünde durun. Meslekleri olursa kişilikleri daha zengin olur. Son 8 yıl içinde benim yanıma çok Türk bayanlar geldi. 'Özgür bir hayat sürdürmek istiyoruz' dediler. Ben de bu insanlara yardım edebilirim diye düşündüm. Daha sonra o kızları üniformada gördüğüm zaman, diplomalarını bana gösterdikleri zaman, ya da testleri kazandıklarını gördüğümde çok mutlu oluyordum ve çok gururlanıyordum. 'Bunlar benim bebeklerim' diyordum. Bu meslekte maalesef bayanlarımız erkeklere göre daha az. Bu konuda daha çok duyuru yapmamız lazım. Polis Akademisi'nde farklı meslek kolları yer alıyor. Bayanlar spor testini, şunu bunu yapamam diyorlar. Tabi yapabilirsin, çalışdıktan sonra her şeyi yapabilirsin. Korkmayacaksın, kendine güveneceksin. Bir de gönülden istemek, çünkü polis mesleğinde gönül gerekiyor. Çünkü dışarıda öyle yerlerde, öyle insanlarla karşılaşıyorsun ki burada güçlü olmak lazım. İnsanlar Polisi ne zaman çağırıyorlar? Genellikle yardıma muhtaç oldukları zaman veya problem olunca. Bazı insanlar araba kazasında eşlerini kaybetmiş, bazı çocuklar kazada ölüyor. Bazı insanlar intihar ediyor, bu haberin aileye götürülüp annelere, babalara, eşlere bildirilmesi lazım. Çok empati gerekiyor. Bu meslek sadece bir devlet memuru olayım diye meslek değil bence. Büyük bir sorumluluk sahibi olmak gerekiyor. Polis olarak bir yere geldiğinde, o an karar vermen lazım ve senin o kararın büyük ihtimalle insanların tüm hayatlarını değiştiriyor.

*Uyuma katkı sağladığınızdan dolayı Almanya başbakanı Angela Merkel'in davetlisi olarak Berline gidip, başbakan ile görüştünüz. Hatta Merkel'in hayran olduğu polis Derya Yıldırım şeklinde bazı Alman haberlerinde yer aldınız. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Çok heyecanlıydım. Hiç ummadığım bir gün burada yine masamda çalışıyordum. Telefon çaldı, bir arkadaşım telefon açtı. 'Derya Berlin'den telefon geldi, senin numaranı istiyorlar' dedi. 'Hayırdır' dedim. Daha önce işimden dolayı Berlin'e gidip geliyordum. Çünkü Hamburg gençlere meslek öğrenimi konusunda örnek bir çalışma yapıyordu. Ben yine bu konuda benden bir şey istiyorlar sandım. 'Bu sefer başka, senin adını verebilir miyiz?' dedi arkadaşım. 'Ne istiyorlar' dedim. 'Almanya çapında 45 proje çerçevesinde örnek olan insanların adı veriliyor, başbakan Merkel bu projeyi 3 seneden beri yapıyor. Berlin'de seni bir toplantıda görmüşler, seni de bu projeye almak istiyorlar' dedi. 'Ver numaramı' dedim, 5 dakika geçmedi Başbakanlık'tan telefon açtılar. Katılmak için izlenmesi gereken yolu anlattılar, bazı belgeleri istediler. Hemen bilgisayardan daha önce nasıl çalıştıklarına baktım. O kadar özel çalışmışlar ki, 'neden ben?' diye düşündüm. Ama 45 kişinin projesi arasında olmam da benim için bir başarıydı. Bu 45 proje başbakan ve yardımcıları tarafından bakılıyor, daha sonra seçilen 10 kişiyi başbakanlığa çağırıyorlar. Dokuzuncu ayın ortalarında tekrar bir telefon geldi. 'Tebrik ederiz 45 projeden ilk 10 arasında seçildiniz, Başbakan sizi davet ediyor' dediler. Telefonu kapattım, burada bir gözyaşı döktüm. Son seneler bir çok yerlerde olmuştum. 'Bu kez Başbakan'a kadar başardın' dedim kendime. Demek ki yaptığım işimle doğru yoldayım ve profosyonelliğe adım attım. İşim Hamburg ve çevresinde çok kültürlü kim olursa olsun, göçmen organizatörler, kurum ve kuruluşlarla kontağa geçiyorum, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Ben de İstanbul köprüsü gibi Polis Teşkilatı ile göçmen kökenli toplumlar arasında bir köprüyüm. Problemleri olduğu zaman bana güvenip, bana telefon açıyorlar. Polis Teşkilatı'nın işini onların yakınına getiriyorum ve göçmenlerin değişiklilerini, kültürlerini Polis Teşkilatı'nın yakınına götürüyorum.

*Kadınlara ve gençlere yönelik önerileriniz nelerdir? Okul, bilgi ve meslek şart. Gençler karınlarını doyuracak, kimseye muhtaç olmayacak gönüllerindeki mesleği yapsınlar.

*Son olarak neler söylemek istersiniz?
Benim için önemli konulardan biri çocuklara polis korkusunun verilmemesi. Son zamanlarda çok çok duyuyorum, şimdi bunu yapmazsan polis gelecek, seni alacak diyorlar. Polis çocukların gönüllerine arkadaş, yardımsever olarak girsin. Her seferinde polis gelecek seni alacak denildiğinde o çocukların beyinlerinde polis nasıl algılanacak?
Önyargı, kimseye gerekli olmayan bir durum. Herkes herkes üzerinde konuşursa bir faydası olmaz, bir bağlantı kurmak istiyorsak o zaman bir araya gelip birlikte konuşmamız lazım.
Herkes kendi açısından özgürce, farklı farklı kendi gözlükleriye durumlara bakabilir. Benim gönlüm ister ki, adımlarımızı atarken belki biraz daha düşünebiliriz. Hep beraber konuşursak, çaba göstererek daha iyi neticeler alırız. İnsanlar arasında çok daha fazla konuşmamız lazım ki, önyargı, mesafe artık olmasın, artık birlik, beraberlik olsun. Burada doğup büyüyen 3.- 4. nesiller artık buranın bir vatandaşı ve buraya ait olduklarını hissetsinler. Çünkü bizim göçmen kökenli gençlerimizin ifade edilecek çok güzel yönleri var. Başarılı göçmenlerimiz var, onları öne getirmemiz lazım. Aslında onlarla biz buraya aitiz dememiz lazım. Bu da birlikte konuşarak, birbirine güvenerek ve el ele vererek yapılabilir. Biz bize bakalım. Tüm dünyayı değiştiremeyiz. Küçük adımlarla beraberliği biraz daha huzurlu yapabilirsek ne mutlu bana, o zaman mesleğimi güzel yapıyorum demektir.

Gazetemize verdiğiniz röportaj için çok teşekkür ederiz.

Yorumlar (1)

kaya 3 Yıl Önce

basarilarinzin devami dilerim. harkasiniz haberde harika olmus

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.