manset

CHP HH Birliği'nin panelinde Kaftancıoğlu'dan Kılıçdaroğlu'na övgü, Demirtaş'a selam

HAMBURG

CHP Hamburg Birliği “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Demokrasi Mücadelesi” konulu bir panel düzenledi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın katılımıyla gerçekleşen panelde Türkiye’deki siyaset ve seçim konularında politikacılardan açıklamalar yapıldı.

CHP Hamburg Birliğinin organizesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın konuşmacı olarak katıldığı bir panel düzenlendi. Alevi Vakfı’nın tesis ettiği salondaki panele Hamburg Eyalet Milletvekilleri Güngör Yılmaz, Ali Şimşek, Metin Kaya, Mehmet Yıldız, Yusuf Uzundağ, Filiz Demirel’in yanı sıra STK Temsilcileriyle birlikte kalabalık vatandaşların katılımıyla panele yoğun ilgi oldu.

1 Dakikalık saygı duruşundan sonra panelin açılış konuşmasında katılımcıları selamlayan CHP Hamburg Birliği Başkanı Hulisi Işıtan yönetime geldikten sonra çalışmaya başladıklarını, ancak gençleri siyasete çekemediklerinden dolayı bir sıkıntının olduğunu dile getirdi. Türkiye’deki seçimlerle ilgili ilk etapta Seçim Koordinasyonu Merkezi oluşturmak için sadece bir adresin gerektiğini söyleyen Işıtan, bu konuda destek beklediklerini belirtti.

Farklılıklara rağmen bir arada olabilmek güzel memleketimiz için hayalini kurduğumuz bir durum

İki bölümlük panelin 1. bölümünde söz alan Canan Kaftancıoğlu, farklı görüşlerde konukların da salonda olduklarını düşündüğünü ve bunun çok kıymetli olduğunu belirtirken, “Bu salonda hepimiz aynı şeyi düşünüyor olsaydık, kesin burada bir sorun olurdu ya da sorunlu bir sonuç çıkardı. Farklı düşünmek, farklılıklara rağmen bir arada olabilmek akıl ahlak ve adalet ortaklığında buluşabilmek, işte güzel memleketimiz için hayalini kurduğumuz bir durum” dedi.

İstanbul seçimlerinin mimarı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur

Organizeyi gerçekleştiren ve emeği geçenlere teşekkür eden Kaftancıoğlu, sunucu Erdoğan Bayram'ın kendisini İstanbul seçimlerinin mimarı dediğini, burada hak teslimi yapmak istediğini söyledi, konuşmasına şöyle devam etti: “Siyasetçiler genelde başkalarının emeğinin üzerine konmayı severler, bu bir alışkanlık oldu. İstanbul seçimlerinin mimarı tüm Türkiye’de sadece İstanbul değil, inanılmaz bir strateji ve kararlılıkla süreci ilk günden kurgulayan, hatta ilk günden değil, 10 yıl öncesinden planlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur”.

Siyasetin niye yapıldığını zaman zaman kendisine sorduğunu ve kendisiyle sohbet ettiğini söyleyen Kaftancıoğlu, “Türkiye gibi bir yerde, siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? cümlesine ihtiyacınız yoksa, kendinizle ilgili gerçekliğimiz neyse, barışıksak, hiç kimsenin sen benim kim olduğumu biliyor musun? cümlesini kurmaya ihtiyacı olmaz. Bugünün Türkiye’sinde siyaset yapmak için ya deli olmak lazım ya da bugünün Türkiye’sinde siyaset yapmak için gerçekten inandığınız o yolda ölebilmeyi göze aldığınız o yolda başınıza ne gelirse gelsin, mutlaka kendiniz için değil, 86 milyon için hissettiğiniz bir sorumluluk, hatta sorumluluktan öte bir zorunluluk hissediyorsanız eğer yapılır” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'na övgüler

Kılıçdaroğlu ile ilgili bugüne kadar 27 yıl devletin en büyük ikinci bütçesini yönettiğini belirten Kaftancıoğlu, şunları söyledi: “O dönemler en yüksek maaşlardan birini almış, Milletvekili olmuş, Genel Başkan olmuş, hayatını sadece kendisini düşünüyor olsa herhalde hayatının sonuna kadar bir şekilde hayatını idame ettirecek bir gerçekliğe sahip birisi; çıkıyor linç edilmeye göze alarak, terör örgütü saldırılarını göze alarak ve bu ülkedeki bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek duygusuyla gece gündüz demeden çalışıyor. İşte siyaset sadece kendiniz için değil, kendi mutluluğunuzla yetinmeyip, etrafınızda bir tane bile mutsuz, mağdur, öteki, haksızlığa uğrayan insan olduğunda, bundan yüreğinizin bir köşesinde rahatsızlık hissederseniz eğer, deli değil, siyaset yapma sorumluluğunda oluyorsunuz”.

Önümüzdeki seçimler sadece bir iktidar değişikliği seçimi değil

Seçimle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kaftancıoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Önümüzdeki seçimler sadece bir iktidar değişikliği seçimi değil. Bunu hepinizin çok yoğun hissetmesini arzu ediyorum. Önümüzdeki seçimler iktidar değişikliğinden ziyade, 100. yılına yaklaştığımız Cumhuriyetimizin gelecek 100 yılını kurtarma vizyon seçimleri, vizyon değiştirme ve bu topraklarda demokrasiyi yerleştirme; hangi siyasi iktidarlar bundan sonra gelirse gelsin, bir daha bu topraklarda böyle 20 yıllık karanlık dönemlerin yaşanmamasının seçimidir. Yani sadece bugünü kurtarma değil, hep beraber geleceği kurmak, yeniden inşa etmek ve hep birlikte kurtarma seçimleridir”.

Kadınların güçlü olduğunu ve kendilerine güvenmelerini söyleyen Kaftancıoğlu “Hangi siyasi partiye yakın hissediyorsanız örgütlenin. Örgütlü mücadele kadar sonuç alıcı ve kıymetli bir şey yok” dedi.

Eskiden kapıların yüzlerine kapandığını hatırlatan Kaftancıoğlu, “Kapılar artık yüzlerimize çarpılmıyorsa, kapıyı açan kişi, iktidardaki bir partinin yöneticisi olmasına rağmen ‘buyurun içeriye girin, kahve içelim’ diyorsa, hayırlısı neyse o olsun diyorsa, bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? 100. Yılına gelirken bu ülke ve bu ülkenin insanları bu ülkede yaşayan 86 milyon insan farklılıklarını artık zenginlik olarak görüp, kavga etmeden kardeşçe yaşamak istiyor” şeklinde konuştu.

Artık gün değişim günüdür

Aylin Nazlıaka söz aldığında, “Size Türkiye’den Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını getirdik” dedi. Burada yaşayanların da Türkiye’deki siyaseti yakından takip ettiğini belirten Nazlıaka; “Üzülerek söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar hiç bu kadar yeteneksiz, hiç bu kadar basiretsiz, hiç bu kadar bilgisiz kadrolar tarafından yönetilmemişti” diye konuştu. Bakanların sıkça değiştiğini, kurum yöneticisi bürokratların değiştiğini ifade eden Nazlıaka; “Şimdi değişim sırası kimde? Artık onları o göreve getirende. Bunun için de önümüzde çok önemli bir tarih var” dedi.

Sahada AKP’nin inandırıcılığının kalmadığını, gittikleri yerde insanların ‘kurtarın bizi’ dediklerini söyleyen Nazlıaka; “İşte o yüzden artık gün değişim günüdür. Birileri ne kadar tırnaklarını geçirip o koltuklara tutunmaya çalışsa da yolcudur Abbas, bağlasan durmaz” şeklinde konuştu.

Türk lirasının pul olduğunu, TÜİK’in enflasyonu yüzde 80 olarak teyit ettiğini ifade eden Nazlıaka, “TUİK bunu diyorsa, bunun 2 katını düşünmek lazım. Şu an Almanya’da enflasyon yüzde 8 değil mi? Ama bizi kıskanıyorsunuz, haklısınız, kıskanılmaz mı?” diye konuştu.

Proje ve kadrolarının hazır olduğunu, iktidara geldiklerinde Yeni Kurallar, Yeni Kadrolar, Yeni Kurumları kapsayan ‘3 K’ kuralı ile hangi süreçte ne yapacaklarını planladıklarını dile getiren Nazlıaka, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yani bizim zihnimiz çok net, hedeflerimiz çok berrak. Bizim bu kadar çok projemiz varken, Cumhur İttifakının tek bir projesi var, altılı masayı dağıtmak. Ama altılı masa her geçen gün iktidar yürüyüşünde adımlarını daha da sıklaştırarak büyük bir kararlılıkla iktidara yürüyor. Aslında bu seçim iki aday arasında geçecek bir seçim değil. Bu seçim, iki zihniyet arasında geçecek olan bir seçim. Bir tarafta demokrasiyi savunanlar, diğer tarafta otokrasiyi, tek adamcılığı savunanlar var. Bir tarafta hukukun üstünlüğünü savunanlar, diğer tarafta üstünlerin hukukunu savunan ve yargıyı siyasi bir malzemeye dönüştürmeye çalışanlar var. Bir tarafta eşitlik mücadelesi verenler, diğer tarafta ise ‘ben eşitliğe inanmıyorum’ diyenler var”.

AKP ülkede müthiş bir korku duvarı ördü

Seçimlerde oy kullanma konusuna değinen Nazlıaka, “Gidip oy vermesem ne olur değil, siz yoksanız biz, bir eksiğiz. 1 kişinin oyu o kadar çok şey değiştirebilir. Ancak bir ve beraber olduğumuzda kazanabiliriz. AKP bugüne kadar baskılarla, yargıyı kırbaç gibi kullanarak ve her koşulda düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayarak, ülkede müthiş bir korku duvarı ördü. Ama buradan andımız olsun, bu seçimlerde ördükleri o korku duvarının altında kalacaklar. O duvar onların üstlerine yıkılacak. İşte o gün herkesin eşit, herkesin güvende olduğu bir Türkiye inşa edeceğiz” dedi.

İkinci bölüm soru-cevap şeklinde devam etti. Katılımcıların sorularını Kaftancıoğlu ve Nazlıaka yanıtladı.

Demokrasi çerçevesinde, parlamento çatısı altında Kürt sorununu çözmek hiç de zor değil

Canan Kaftancıoğlu’nun yanıtladığı sorulardan bazıları:

Seçim sonrası kaos beklentiniz var mı? Kaosu yaratabilmeleri, yaratma istekleri olacak ama o kaosun sonuç alabilmesi için halkın çoğunluğunun desteğini alabiliyor almaları lazım ki, o kaos sonuca ulaşsın. Vatandaş artık bir arada kardeşçe yaşamak istiyor, sonuca ulaşamayacak, rahat olun.

Selahattin Demirtaş’ın cezaevine gitmesi ve o süreçte CHP’nin anayasa değişikliğini evet demesi ile ilgili soru: “İl Başkanı olduğumda iktidar tarafından inanılmaz saldırıya maruz kaldım. O saldırı sırasında benim Selahattin Demirtaş’la geçmişte çekilmiş fotoğraflarımı alıp, işte bu kadın böyle, işte terör örgütleriyle vs. diye yan yana demişler. Zannettiler ki bunu söyleyince ben de çıkacağım, ama denk gelmiştik vs. diyeceğimi zannettiler. Bu saldırıdan sonra basın açıklaması yapacağım dedim. Basın açıklamasında; ‘Türkiye’de demokratik siyasi mücadele yapan ve sadece bir parti değil, bütün bu ülkeye demokrasiyi getirmek için çalışırken, oy alan, parlamentoda olan, HDP cezaevindeki Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a buradan selam yolluyorum’ demiştim. Şimdi aynı şekilde hukuksuz şekilde ve hala hukuku tanımayarak Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen, cezaevinde düşüncelerinden dolayı tutsak edilmeye devam edilen, bütün gazetecilere, siyasilere, mağdur edilmişlere, Gezi tutsaklarına şuradaki enerji ile birlikte hep beraber bir selam yollayalım”.

Kürt sorunu ile ilgili soru: “Ülkenin 5 temel sorunu var. Eğitim, ekonomi, toplumsal barış, demokrasi ve dış politika. Kimileri diyor ki, bu ülkede Kürt sorunu mu var? Bu ülkede Kürt sorunu da demokrasi sorunu da toplumsal barış sorunu da var. Bu ülkedeki Kürt sorununu yeter ki çözmek isteyin. Yeter ki Kürt sorunu demokrasi çerçevesinde çözmek isteyin. Demokrasiye inanmayan kişiler ya da kurumlar Kürt sorununu çözemez. Bu ülkede Kürt sorunu var da sorunu çıkaran salt Kürtler değil, bu ülkede demokrasi sorunu var. Demokrasi çerçevesinde, parlamento çatısı altında Kürt sorununu çözmek hiç de zor değil”.

Haber/Foto: Manşet

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.