manset

Kürtler, Trump ve Erdoğan yeni kitapta

DÜNYA

ABD’de yeni yayımlanan bir kitapta, Trump ile Erdoğan arasındaki özel ilişkinin sırlarından bahsediliyor. Kitapta, Ekim 2019'da ABD birliklerini Rojava’dan çekme kararının ayrıntılarına değiniliyor ve Pentagon ile Kongre ve Beyaz Saray'daki bazı üst düzey yetkililerin karara karşı olduğundan bahsediliyor.

The New York Times’ın Beyaz Saray başmuhabiri Peter Baker ile The New Yorker editörü ve yazarı Susan Glasser tarafından yazılan ve Trump’ın çalışma arkadaşlarının görüşlerine yer verilen “The Divider (Bölücü): Trump in the White House, 2017-2021” isimli kitapta, 20 Eylül’de okurları ile buluştu.

Toplam bin 238 sayfalık kitap, eski ABD Başkanı Donald Trump'ı "ABD Anayasası ve kanunlarından sapan başkanı" olarak tanımlıyor.

Kitapta, Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı memnun etmek için attığı adımlardan ve buna karşı ABD ulusal güvenlik danışmanları, ABD’li yetkililer ve Kongre'den gelen uyarıları dikkate almadığı yazılıyor.

Neden “Bölücü”?

Kitabın girişinde yazarlar, başlık olarak "Bölücü" seçimini, Trump'ın görevdeki ilk gününden son güne kadar Amerikan toplumunu iki karşı cepheye ayırmasına bağlıyorlar. Trump’ın bu yaklaşımının müttefikleri arasında da gerçekleştiğine dikkat çekiliyor.

Kitap, AB’nin 45’inci başkanını, Amerikan toplumundaki ırklar arasındaki bağları zayıflatmak ve Amerikan kültürlerinin kendisine karşı kutuplaşmasını artırmakla suçluyor.

Kitap, toplumsal farklılıkları gidermek ve çatlakları doldurmak yerine, "Trump’ın iktidarı ele geçirmek ve kendi iktidarını empoze etmek kullandığını” yazıyor.

Erdoğan’a “Sultan” dedi

"Bölücü", Trump'ın Ekim 2019'da bazı ABD birliklerini Suriye ve Rojava’dan çekme kararına da ışık tutuyor. Bu kararın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye destekli silahlı gruplar, Sare Kani, Gire Spi ve çevre köylerine operasyon düzenleyerek kontrol etti. Bu adımın ardından Kürtler ve hatta ABD yönetimi Trump'ı "dürüst olmamakla" suçladı, bazı ABD’li yetkililer yanıt olarak istifa etti.

Kitapta, "22 Mart 2018'de Washington ani bir bahar yağmurunu yeni bitiriyordu ve Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir telefon görüşmesi daha yapması planlandı" diye yazıyor.

Ayrıca, Trump için Erdoğan'ın dünyanın konuşmak için "en gözde" liderlerinden biri olduğu, ancak aynı zamanda "kendi yönetimin en karmaşık sorunlarından biri olduğu” da vurgulanıyor.

Buna göre, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Trump'ın danışmanları iki şeyden endişe duyuyordu; "Trump'ın Putin'i memnun etme arzusu" ve "Erdoğan'ın çılgın taleplerine boyun eğmesi”.

Bu telefon görüşmelerinde Trump’ın, Erdoğan'a “Sultan” diye hitap ettiği ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ülkesinde "her zaman kendi yolunu bulma" konusundaki yeteneklerinden hayranlıkla bahsetti.

Trump yönetiminin kendisini görevden alan baş stratejisti Steve Bannon, kitapta "İnsanlar onun Putin'i sevdiğini düşünüyor ama [Trump'ın] sevdiği kişi Erdoğan" diyor.

Türkiye, Beyaz Saray'da "en güçlü lobiye" sahipti

Kitapta ayrıca dünyanın en güçlü başkenti Washington'un “Trump yönetimi döneminde Türk lobisinin etkisi altında kaldığını” şu sözlerle yazıyor:

"Türkiye, Trump'ın dış politika danışmanı olarak çalışan Mike Flynn gibi Beyaz Saray'a yakın kişilerin işe alınması için milyonlarca dolar harcıyordu 2016 sonbaharında Trump’ın şirketine Türkler tarafından 500.000 dolar ödendi.”

Türkiye için lobi yapan bir diğer isim ise Brian Bollard'dı ki Politico dergisi onu "Trump döneminin en güçlü Washington lobicisi" olarak tanımlıyordu.

Trump’a uyarı; Erdoğan kafana külah geçirmesin

Kitapta anlatıldığına göre, telefon görüşmesinden önce, "Trump'ın danışmanları Başkanı sert bir tavır alması konusunda tekrar ikna etmeyi denedi. Çünkü Erdoğan'ın ABD'den Suriye'deki Kürt müttefiklerinden vazgeçmesini ve Erdoğan'ı eleştirenlerin başında gelen, Pensilvanya’da sürgünde yaşayan Fethullah Gülen'i sınır dışı etmesini talep edeceğini biliyorlardı.”

McMaster ve Beyaz Saray danışmanı John Kelly, Trump'ı, “Türkiye Cumhurbaşkanının bir yandan İranlılar ve Ruslarla başka bir oyun oynadığı, bir yandan da ABD'nin başına külah geçirmeye çalıştığı konusunda uyardı”. McMaster, Trump'a, "Tıpkı diğerlerine yaptığı gibi sana da hakaret etmeye çalışıyor" dedi.

Trump Erdoğan'a "yağ çekiyor" ve danışmanlarını dinlemiyor

Danışmanların uyarıları ve tavsiyelerine rağmen, "Telefon görüşmesi başladığında, Trump isteksizce plana göre gitmeye çalıştı, sonra kendi doğasına döndü. Onunla yüzleşmek yerine Erdoğan'ı övdü ve ona Türkiye'de her zaman yolunu bulabilen sınırsız bir yeteneğe sahip olduğunu söyledi.”

Kitap, “Telefon görüşmesinden sonra Trump’ın çok kızdı ama Türkiye Cumhurbaşkanına değil. Artık ulusal güvenlik danışmanı tarafından yönlendirilmekten bıktığı için" diye devam ediyor.

Trump, askerlerini Rojava’dan çekmeye karar verdi

Noel'den bir hafta önce Trump, ABD birliklerini Kürt müttefikleriyle birlikte IŞİD'e karşı savaştıkları Rojava ve kuzey Suriye'den çekeceğini duyurdu.

 Kitap, "Çekilme, Kürtlerin peşine düşmek isteyen Türkiye'ye bir iyilikti" diye yazıyor.

İki yazara göre, Erdoğan ile yapılan başka bir telefon görüşmesini izleyen ani bir karar, "Washington'da, özellikle Pentagon'da öfkeye neden oldu.”

Jim Mattis, Trump yönetiminin ilk Savunma Bakanıydı. Kitaba göre, "James Mattis, Trump'ın birliklerini Suriye'de tutarak Batı Kürdistan'dan asker çekme ve Demokratik Suriye Güçleri’ni Türkiye'nin tehdidi karşısında yalnız bırakma kararına çok kızdı", ancak Trump tam tersini yaptı ve Mattis’in "utanmış hissetmesine” neden oldu.

Kitaba göre, Trump'ın karaları Mattis'in öfkesini ve hayal kırıklığını aylar boyunca biriktirmişti. "Yazdan beri Mattis yıl sonunda ayrılmaktan bahsediyordu. Aylardır, uzun vadeli gündeminde Aralık sonrası için bir plan yoktu."

Kitap, Trump'ın kararlarının baskısını hafifletmek için Mattis'in "Marcus Aurelius'un kitabını okuduğunu" yazıyor. Ancak Mattis, "birçok yetkili gibi" istifa mektubunu aylar önce yazmıştı.

Trump'ın Rojava kararından sonra, dönemin Savunma Bakanı mektubu yayımladı ve "Beyaz Saray'a getirdi. Trump'ı fikrini değiştirmeye ikna etmek için son bir girişimde bulundu. Başarısız olduktan sonra mektubu ona verdi.”

Kitapta, "Mattis acilen Pentagon'a geri döndü ve yardımcılarından istifa mektubunun 50 kopyasını basmalarını ve bunları her yere dağıtmalarını istedi" diye yazıyor.

Trump yönetiminin ilk dışişleri bakanı Rick Tillerson, McMaster ve Mattis’in karşılaştığı sorunların aynısı ile Mike Pompeo ve John Bolton da karşılaştı.

Kitapta, "İlk danışman ekibinin görevden alınması Başkanı güçlendirdi. Trump'ın Suriye'deki tüm birliklerini geri çekme konusundaki kararlı emri, ekibini ABD müttefiki Kürtlere yönelik bir katliam olma tehdidini önlemeye ve Ortadoğu'da Amerika Birleşik Devletleri'nin itibarını zedeleyen bir darbe indirme engelleme için bir arayış içine gitmeye zorladı” diye belirtiliyor.

Genelkurmay Başkanı da Trump'ı uyardı

 Kitapta, Pentagon'da, görev süresinin son aylarında olan Genelkurmay Başkanı Joe Dunford’ın da Trump ile ilişkilerde Mattis'ten daha doğrudan bir rol oynadığı ve birliklerin geri çekilmesine karşı Başkan’ı şiddetle uyardığı yazılıyor.

Dunford, Bayaz Saray’dkai toplantıda Trump’a, “Bakın Sayın Başkan, Suriye'den çıkmamızı istiyorsanız, size Suriye'den çıkmak için bir plan vereceğiz. Önerdiğim şey, Suriye'den bir geçiş aşaması içerisinde çekilmemizdir. Aceleci bir geri çekilme değil ve müttefiklerimizden bazılarının görevi sağlayıp sağlayamayacağını görmeliyiz” dedi. Trump ona iyi bir plan geliştirmesi için zaman vermeyi kabul etti, "Bu yüzden Dunford ve Pompeo, Suriye'ye bir çözüm bulmak için Avrupalı meslektaşlarıyla haftalarca yoğun görüşmeler yaptı.”

Ancak Başkan, Dunford'un "hala yavaş olduğunu düşündü. Bir kış günü Oval Ofis'te Dunford, Trump'la bu konuda yüzleşti ve şöyle dedi: “Sayın Başkan, lütfen bunu söylemeyin, lütfen söylemeyin. Bu doğru değil, ne derseniz yapacağım. Tüm dikkat sizin taleplerinizde olacak.Yapmaya çalıştığım tek şey sizi dinlemek ve amacınıza uygun askeri seçenekler sunmak ama elbette size sizin önerdiğinizden daha az tehlikeli olabilecek seçenekler sunacağım’ dedi.”

Kitaba göre, Trump Pentagon'un emirlerini reddettiğini düşünüyordu ve hiçbir şey Dunford'u, Trump'ın bu anlayışından daha fazla rahatsız etmedi.

Ky.rudaw

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.